- Kategori
- Gündelik Yaşam
İşsizlik

Dilenen çocuklar
İşsizlik son günlerin en güncel konusu. Seçimler yaklaştı her liderin ağzından "işsizliği kaldıracağız"gibi ballı sözler akıyor. Bunlar boş vaadler, boş !! Çünki programlarına nüfus planlaması gibi sosyolojik önlemleri koyacak yürekleri yok. Ama hangisi iktidara gelirse gelsin yapacakları sadece fiyaskodur. Çünki işsizlik sadece ekonomi yatırımları ile çözülmez. İşsizliğin nedenlerini önce sosyolojide aramak gerekir. Sen istediğin kadar sanayi yatırımı yap diğer yanda hızla artan Türkiye'nin nüfusu olduğu sürece bu sorunu çözemezsin çünki sanayiciler, işverenler az insanla üretim yapabilmek için insan yerine makina ve robot koymayı tercih ediyorler. Makinalar robotlar uysaldır , çalışkandır ve grev falan da yapmazlar. İsdihdam edilmeyen işsiz toplumun alım gücü olmayacağı için üretilen o çok malı alan da olmaz. Böyle bir kısır döngü döner durur. Çin, felaket azgın nüfusunu frenleyen nüfus planlaması yaptığı için durumunu düzeltti. Zamanında bilhassa doğu yörelerimize nüfus planlaması yanında kalkınma başlatılsaydı, oralı gençler işsiz kalmayacak PKK yı kuran da olmayacaktı. Bir yanda” nüfus planlamasını isteyenler vatan hainidir “diyen cahil politikacılar diğer yanda Kürt nüfusunun hızla artmasını isteyen PKK lı zır zır cahiller, vah vah! benim güzel Türkiyem, kötü günlere gidiyorsun!
Gayeleri büyük ordular kurmakmış: Kuru kalabalık ordular kursan ki ne! Az nüfuslu İsrail çok nufuslu Arapları dize getirmiyor mu? Dünyamıza sosyoloji ve ekoloji bilen büyük liderler gelirse huzur gelir. Bundan ötesi boş laf.!
Bu konuyla ilgilenenler için 1999 yılında yazdığım ”Sahipsiz Gezegen “adlı romanımın önsözünü ekliyorum. O yıllarda da işsizlik en güncel konuydu , politikacılar işsizliği kaldıracağız diye iktidarlara geldiler ve birşey değiştiremeden gittiler. Başımızda sosyoloji-ekoloji bilmeyen veya işlerine gelmeyen cahil politikacılar olduğu sürece bu gün de yine aynı, yarın da ayni olacak!
Prolog
Dünya kaosa giden yola girdi bile. Kaosu yaratanlar da bilinçsizce çığ gibi büyüyen nüfusları ile dünya insanları. Böyle olmasa atalarımız der miydi? “Nerede çokluk orada bokluk“.
Gezegenimizin her bir yanında oluşan doğa felaketleri, azgın seller, korkunç fırtınalar, yürekler acısı orman yangınları, yeni ortaya çıkan ruh ve beden hastalıkları, dinmeyen çatışmalar, bitmeyen huzursuzluklar, insanların yozlaşması, ahlaki değerlerin kaybolması, büyüyen işsizlik, geçim sıkıntıları, sosyal patlamalar, kangren gibi yayılan bezginlikten doğan ne yaptığını bilememezlikler, sigara ve içki kullanımının artması, esrar düşkünlüğü ve türlü türlü sapıklıklar bunun sinyalleri -Gazeteler, televizyonlar her gün bu haberlerle dolu-. Anlayana sivrisinek sesi saz, anlamayana davul zurna bile az. Bunlar daha işin başlangıcı. Asıl büyük belâlar yolda. Olacaklara şaşırmasın insanlar. Şaşırmanın yanında belâlara katlanmak da alınlarına yazılı. Bunaldıkça bunalan insanlar, birbirini veya devleti veya aşırı nüfus karşısında biçare kalan devlet adamlarını suçluyor. Ama kaosa giden dünyaya eski zaman insanları gibi çok sayıda çocuk türetenlerin ve bu cahillerin eğitilmesi işlerine gelmeyenlerin hiç mi suçu yok? Var. Bu kaosa gidişten herkes suçlu. Çağ bilgisayar çağı, ama kafalar çoğunlukla yine eski model kafa. Biri diyor „bilim çağı, uzay çağı, diğeri diyor ah, çözüldü yine uçkurumun bağı“ Anlayın işte. Ya eski çağlara dönelim bol bol çocuk yapıp tarlaya salalım ve Doğa Ana yönetsin bizi. Ya da bilim çağında bilge olalım. Bu kadar çok çocuğa canavar makinalar iş bırakmadı artık, bilelim. Çok çocuklu ama makinasız o eski rahat çağlar da çok gerilerde kaldı. Dünyada bu gidişle, hangi hükümet ne yaparsa yapsın işsizlik azalmayacak artacaktır. Çünkü her gün insanların işlerini elinden alan yeni makinalar, yeni otomatlar, yeni robotlar icat ediliyor. Buna üzüleceğimiz yer de seviniyoruz. Her yeni otomatın, makinanın icadı milyonlarca gencin ekmek kapısının kapanması anlamına geliyor. Bir vatandaş olarak sizi yönetenlere şunu sorabilirsiniz, artık bu makinalar, otomatlar çağında herkesin istediği kadar çocuk yapma hakkı, hürriyeti var mı? Bunu tartışmanız gerekir. Çünkü çok sayıda çocuk, o makinalar yüzünden iş bulamayınca, dönüp dolaşıp sizin evininizi soyarak, sokakda çantanızı kapıp kaçarak veya öldüğünüz zaman mezardan altın dişinizi sökerek iş sağlıyor. Aslında o çocukların hiç bir suçu yok.. Suç, onları düzensiz toplumlara bilinçsizce getirenlerde. Kapitalistlere az ücretle çalıştırabileceği işsizler yığını, faşistlere, komünistlere, rasistlere, diktatörlere büyük ordular, lazım olduğu için nüfus planlaması yaptırmak istemiyorlar. Gezegenimizi ve onun bir parçası olarak da bizleri ve geleceğin insanını düşünen yok. Bunları gerçekten düşünen ileriyi gören da ancak bir kaç basiretli bilim adamı, birkaç aydınlıkcı fılozof, bir kaç ileri görüşlü yazar. Onlar da seslerini duyurmakta güçsüz..Üfleseniz toz olur uçarlar. Onlara aldırış eden yok .
Unutmayın cennet dünyamızı köstebek gibi alt üst edip hallaç pamuğu gibi attıran, betonlaştıran, çöp deposu yapan, çekirge sürüleri gibi yeşili bozkıra çeviren tek yaratık, aşırı nüfusları ile insanlar. Düşünün bir kere, milyonlarca yıldır dünyamızda vahşi de olsalar milyarlarca hayvan yaşamış. Onların bize bıraktığı çöp dağlarını gören var mı? Onlar ilkel ve can alıcı imişler ama , doğanın dengesini bozmamış, bize temiz ve sağlıklı bir doğa bırakmışlar . Son zamanda türeyen bizlerse başka türde hem can alıcıyız hem de atıklarımıza çöplerimize artık yer bulamıyor, yeri, göğü, gölü akansuları hatta uzayı bile kirletiyoruz, doğanın dengesini bozuyoruz.
Geçmişte aşırı üreyen canlıların, zararlıların hakkından Doğa Ana geliyor ve bir denge kuruyormuş. Bu milyonlarca yıldır böyle olmuş. Aşırı üreyerek dünyayı istilâ edecek farelerin çoğunu yılanlar, tilkiler, baykuşlar yutmuş; aşırı üreyerek tüm bitkileri kemirerek ortalığı cascavlak edecek tavşanların çoğunu çakalgiller dengelemiş; binlerce yıl mağaralarda geceleri birbirlerine sarılan atalarımızın her yıl ürettiği çocukları gündüzleri azgın canavarlar azaltmış. Bugün artık azgın canavarların kırıntısı kalmış. Onların da çoğu hayvanat bahçelerine tıkılmış. Bu durumda insan karşısında Doğa Ana artık güçsüz. Ancak Tanrıya şükür ki, insan aklının ürünü bilgelik var. Ne yazık artık egemen olan insanlar bu bilgeliği kullanmayarak kıt akılları ile önce cennet dünyamızı cehenneme çeviriyor sonra da cenneti başka yerlerde arıyorlar. Demir, beton yığını, çöp ve silah deposuna dönüştürülmüş gezegenimizi, bir astreoidin çarpmasından veya milyarlarca yıl sonra güneşin ömrünü tamamlayıp şişerek yakmasından çok önce bu işi kıt akılları ile insanoğulları başaracak. Zaman her şeyi gösterecek..
Akın Tekin
Sosyolog Çevreci Yazar
www.akinteki.googlepages.com/home