Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '13

 
Kategori
Tarih
 

İstanbul - Kabataş ‘Hadika’ Taşının Enteresan Hikayesi

İstanbul - Kabataş ‘Hadika’ Taşının Enteresan Hikayesi
 

Kitabe


Enteresan bir olaydan gelişen enteresan bir başka olayı yazmak istedim.

Ne oluyor,

Nasıl oluyor ve sonunda nasıllar oluyor?

Bu karışık sorularımın elbette bir karşılığı var.

Beyoğlu gazetesinin bir haberini okuduğumda bana enteresan geldi. Sizlere de aktarmak istedim.

Bakın şimdi olaylar nasıl başlamış,

Sonra nasıl neticelenmiş.

Masal gibi, olmaz gibi ama olmuş.

At meydanında Bizans eseri Güngörmez kilisesi varmış.

Fetihten sonra burası baruthane olmuş.

Havanın yağmurlu olduğu, gök gürültülerin, şimşeklerin bolca olduğu bir gece baruthaneye yıldırım düşmüş.

Düşünün baruthane ve yıldırım.

Tabiki bir çeşit kıyamet kopmuş.

Kilise infilak etmiş.

Her bir parçası bir yere gitmiş denilir ya aynen öyle olmuş.

Kiliseden yayılan parçalar dört bir yanı sarmış.

Nasibini alan yerler:

Adalar,

Galata,

Üsküdar…

En büyük parçada Kabataş’a gitmiş.

Gerçekten inanılmaz bir şey olmuş.

Düşünebiliyormusunuz? Havada uçanları bir gözünüzün önüne getirin lütfen. Dedim ya oldukça enteresan!

Bu büyük taştan dolayı buraya Kabataş denildiğine insanın inanası gelmiyor fakat tarih öyle diyor.

Sonrasında; Köse Kethudası Mustafa Necip Efendi yalısını tamir ettirirken bu kaba taşıda yontturmuş, iskele haline getirtmiş.

Dahası var bitmedi…

Beyoğlu gazetesi şöyle devam ediyor yazıya…

Kabataş iskelesine kayıklar yanaşıyormuş. Fakat bir sorun varmış. Bu iskele; lodos fırtınalarından çok etkileniyormuş.

Sultan Abdulmecid 1850 yılında burada bir liman yapılmasını istemiş. İnşa ettirmiş.

Hatıra olarakta buraya taş bir abide koydurmuş.

Bu abidenin bir yüzü deniz cephesine, bir yüzüde küçük limana bakıyormuş.

Abidenin ismi ne de ‘Hadika’ konmuş.

Üzerine sultanın tuğrası işlenmiş.

Limanın faydaları yazılmış, diğer yüzünede sultana dualara yer verilmiş.

Bir tarafında:

Bu sulardan geçince furtuna hengâmi kayıklar

Hatrı hufu ile nasa gelürdu dehşeti uzma

Bu limanı O cevheriz ihsan edecek icad

Kabataş oldu gevher pare-i emniyet derya

Reha buldukça tendbaddan zevrak çeler bunda

Şahı rüzgârın fitnesinden saklasın rüzgâr

Kitabenin deniz tarafında:

Sultan Abdülmecit’e söylenen sözler:

Bu manzume ile Ziver tam olursa nola tarihim

Kabataş oldu bu liman ile bak cayı emniyet (1267)

Zamanla bu değerli taş çatlamış, yazıları silinmeye başlamış.

Liman Abidesinin onarılma zamanı gelmiş.

1987–1988 yıllarında TBMM Başkanlığı’nca onarılmış, günümüzdeki şeklini almış.

Şu hayatta neler oluyor.

Neler nelerin olmasını sağlıyor.

Yıldırım düşmüş, infilak etmiş,

Parçalar dağılmış,

Bir parça yüzünden semt ismi olmuş,

Sonra orada liman yapılmış,

Taşlardan biri abide- kitabe olmuş,

Sonra ona yazılar yazılmış,

Asırlarca kalmış ve sonunda yenilenmiş.

Neler oluyor bu hayatta neler?

 

Nasan Şara Şatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....