- Kategori
- Gündelik Yaşam
İstanbul Nüfusu 30 Milyon Olacak!

İşte şuraya yazıyorum (dediydi dersiniz), şu anda 15 milyon olan İstanbul’un nüfusu 5 yıla kalmaz 30 milyon olacak. O kadar insan nereye gelecek, nerede duracak diye sorarsanız cevabım geliyor...
Bildiğiniz gibi araştırmayı ve karıştırmayı seviyorum. Özellikle otururken araştırmacı kişiliğim bütün çıplaklığı ile ortaya çıkıyor. Çıplak oturmadığımı da buraya ekleyerek yazının absürt bir istikamete gitmesine mani olmak isterim.
İşte yine kendi halimde oturup dururken araştırmacılığımı ve karıştırmacılığımı dürtükleyen bir şey oldu. Biliyorsunuz son günlerde uyurken bile yazı yazıyorum. Nasıl olsa uyurken yazıyorum, uyanıkken bari gazete okuyayım diye düşündüğümden olacak az önce bahsini ettiğim oturma eylemim esnasında gazete okumaya başladım.
Huyumdur genellikle (vaktim de bolsa) gazeteyi didik didik okurum. Az zamanda çok sayıda gazete okumam gereken zamanlarda bu didikleme işine ara veririm. Bugün (c.tesi) bari bir gazeteyi didikleyeyim, hem bu arada yazacak konular da bulurum dedim. Yazacak konu her zaman oluyor da, daha ilginç şeyler arıyorum aslında.
Kendime güzelce bir bitki çayı yaptım. Bu konuyu da bilahare anlatmayı düşündüğümden çay faslını hızlı geçiyorum. Bir yandan çayımı içiyor bir yandan da gazeteyi okurken hiç beklenmedik bir şey oldu.
Kendimi, kendimi takdir ederken buldum. Şaşırmayın ve cümleyi tekrar okuma zahmetine girişmeyin; kendimi takdir ettiğimi fark ettim yani. Oysaki bu sık yaptığım bir şey değildi. Son olarak okuldan mezun olurken kendimi takdir etmiştim..
Allah Allah, bayram da değil, kendimi neden takdir ediyorum diye düşününce sebebini buldum. Meğer kendimi “hızlı okumaktan” dolayı tebrik ediyormuşum. İşte ağzımdan “Vallahi takdire şayan bir hızda gazeteyi bir çırpıda okudunuz” şeklinde (bu kadar resmi değil tabi) takdir cümlesi dökülünce araştırma ihtiyacı hissettim.
Araştırınca gördüm ki gazetenin çabuk bitmesi benim hızlı okumam yüzünden değilmiş. Buna üzüldüm tabi, hem de iki kere üzüldüm. Birincisi, kırk yılda bir kendimi takdir etmişken bu takdirimi geri almak zorunda kalacaktım. Bu kabak çekirdeği yerken acı bir tane çekirdek denk gelmesiyle bütün keyfinizin kaçması gibi bir şey.
Üzüldüğüm bir diğer nokta da İstanbul oldu. Acıdım vallahi. Kendime dedim ki “5 yıla kalmaz bu İstanbul 30 milyon olur”. Gazeteyi tekrar gözden geçirdiğimde içerisinde bir sürü emlak ilanı (çeşitli konut alanları, siteler vb) olduğunu fark ettim. Üşenmedim saydım. 32 sayfalık gazetede tam 9 TAM SAYFA bu ilanlardan vardı. Dile kolay 9 sayfa. Zaten eti ne budu ne gazetenin? Diğer reklâmlarla beraber sayfaların yarısından fazlası reklâm olunca çarçabuk bitivermiş okumam.
Bu kadar emlak ilanı var ve demek ki bu kadar ihtiyaç duyuluyor. Yani hızla çoğalıyoruz. Bu hızda gidersek 5 yıla kalmaz 30 milyon oluruz. Şimdiki haliyle yaşadığımıza yaşayacağımıza bin kere pişman olduğumuz İstanbul o zaman ne hale gelir bilemem.
Bundan dolayı İstanbul’da kalma planlarımı gözden geçirme kararı aldım. O kalabalıkta seslensem sesimi kimse duymaz. Kaldı ki kalabalıkta acayip sıkılırım ben. Sosyal fobim var. Fobisi olanlar şimdiden başlarını çaresine baksın. Benden söylemesi vallahi…
Sevgi, hürmet ve muhabbetle..
Murat HACIOĞLU