- Kategori
- İstanbul
İstanbul

İstanbul Yaşayabilene güzel...
İstanbul.... Benim şehrim... Yaşadığım şehir... Nasıl yaşamaksa, İnsan dediğin garip bir varlık. Şimdi siz de İstanbul'da yaşıyorsunuz değil mi? Ya da öyle zannediyoruz.
İstanbul'da yaşamak, bakıyorum da şöyle bir manzaraya İstanbul değil insan manzarasına, Sabahları metrobüse, metroya, minübüslere sıkışmış insanları görüyorum. Kafalarında ödemeler, ceplerindeki bi kaç kuruş ve alacakları maaşlar. Akşamları koştura koştura eve dönüşler, yorgun argın yapılan yemekler, yapılan ödevler... .Hafta sonu geldiğinde devletinin sana okul hayatında öğretmiş olması gerektiği halde 16 yıllık okul hayatında öğrenemediğin İngilizce'yi öğrenmek için yazıldığın kursa gitme çabaları, Ya da çocuklarına öğretme çabaları... Okulda olmayan müzik spor kurslarına çocuğunu taşıma çabaları, ya da okulda verilmeyen yeterli derecede verilmeyen dersler için koşturulan kurslar bunlar için ayırdığınız bütçe.... Yani haftasonuda koşturma devam.... Hanginiz huzurla kahvenizi yudumlayabiliyorsunuz bi deniz kenarında,.
İstanbul koskoca bir sahil şehri.... Kandırmayın artık kendinizi ben İstanbul'da yaşamıyorum. Siz de istanbul da yaşamıyorsunuz. İş yerlerimiz, evimiz, okulumuz hapishane, yollarda avlumuz. Şimdi önünüzdeki vapura binseniz karşıya geçeceksiniz ya da ne bileyim evinize giden otobüse değilde Taksim otobüsüne binseniz Taksim'e gidip eğlencenin içine dalabilirsiniz. Ya da hadi boğaza güzel bir rakı balık. Ya da şöyle sur içinimi dolaşsak tarihi mekanları. Beykoz, Kavacık, Sarıyer,Gülhane, Saraylar, Müzeler ha birde Adalar var.
Sistem bizi öyle bir kuşatmış ki yaşadığımız yeri bile yaşamaya hakkımız yok... Durum böyle olunca da İstanbul'un güzelliği turistlere kalıyor. Biz de İstanbul mahkumları olarak yaşamaya devam edeceğiz.