Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '14

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

İşte bu kadar önemliyim Ben!

İşte bu kadar önemliyim Ben!
 

Ama bir o kadar da aciz ve bağımlı


....Ama bir o kadar da aciz ve bağımlı....

Hepimiz kendi minicik ve kısa yaşamlarımızda kendimizi nasıl da önemsiyoruz. Kalabalık yerlerde bir kenara çekilip insanları izlemeyi severim. Bir kameranın odaklanması gibi, insanlara tek tek odaklanırım, zoom yaparım. Bu yaklaşma, onların bir çoğunda, (beden dili haricinde), yaşamlarına ait duyumları yakalamamı sağlar....İlginçtir ve bunu yaparak çok şey algılarım (olumlu-olumsuz). Kendini dünyanın merkezinde hissedenler, mutsuz insanlar, iyi duygular taşıyan tükenmiş kişiler vb.

Pek çok insan önemli hissetme ile önemsiz olma duyguları arasında gidip gelir. Kimileri kendi küçük dünyalarının baş aktörü olarak, kendini öylesine önemser ki; her şeyi o bilir o dünyada; kendi dünyasındaki herkese hükmeder, kendi dünyasındaki herkes ona tabidir. Bu algıyı, dış dünyaya da elinden geldiğince yansıtmaya uğraşır. 

Oysa dış dünya onu dikkate almaz bile. Böylece de değersizlik duyguları ortaya çıkar ve içsel bir çatışma yaşanır. Bu kimi durumlarda, genel bir öfkeye dönüşür.
Kimilerinde kendini önemli hissetme duygusu içe dönük yaşanır, çünkü dış dünyanın ezici baskısının ve dış dünyada nerede durduğunun farkındadır insan. 

Kendini önemli hissetme ve tüm dünyanın onu önemsiyor ve dikkate alıyor olma duygusu en çok panter mizaçlı diye adlandırılan insanlarda fark edilir. Onlar kendilerini güneşin konumuna yerleştirmişlerdir; tüm dünya onların etrafında ve kendi belirlediği yörüngede dönmek zorundadırlar. 

Ama sonuçta ister farkında olsun ister olmasın, insanlar bu içsel çatışmayla yaşamlarını sürdürürler. Bir bölümü dışa yansıtır, bir bölümünde farklı şekillerde ortaya çıkar süregelen bu çatışmanın etkileri.

Küçücük dünyasında, sınırlı sosyal çevresinde kendini önemli hisseden insanın en büyük handikapı hükmetmeye yönelik olması, müdahaleciliğidir; "Ben biliyorum." tavrıdır. Çünkü "Ben biliyorum." demek, "Ben önemliyim" duygusunu pekiştirir. Bu dış dünyayla çatışmayı ortaya çıkarır. Aynı zamanda insanın "kendine kör" olmasıdır. 
Castaneda felsefesinde vurgu yapılan iki ana konu "kendini önemsememek" ve "kendine acımamak"tır. 

Kendini önemsemek gerilim oluşturur. İnsanın kendi minik dünyasında önemli olma ve dış dünyada önemsiz olduğunu fark etmesi müthiş bir gerilim ortaya çıkarır. Ve sonucu, zaman zaman dibe vurma yani kendine acımadır. Bu nedenle ikisinin bir arada işlev gördüğünü söyler Juan Matus.

Kendini önemsememek, tam tersi düşünülse de, bu gerilimi ortadan kaldırır. İnsana nefes aldıran, kendi benliğine ulaşmasına yol açan bir edimdir aslında. Minik dünyalarımızdaki bize kendimizi önemli hissettiren insanlar ve durumların desteğinden kurtulup, kendi başımıza ayağa kalkabilmeyi sağlar. Kendi başına ayağa kalkabildikten sonra kendine acımaya da yer kalmaz.

Çoğu insan emekleyen bir bebek gibi, tüm dünyanın içinde bulunduğu odalar ve çevresindeki insanlardan oluştuğunu ve tam merkezinde kendisi olduğu algısıyla yaşıyor. Fiziksel olarak yürüyüp dış dünyaya açılıyor olsa da çoğunun iç dünyası hala o emekleyen bebek duygularında.

"Tüm dünya burası, çevremdeki herkesin merkezinde ben varım, ben olmasaydım bu insanlar olmazdı, o nedenle ben burada olmalıyım yoksa odaklanacak bir merkezleri kalmazdı; 
"İŞTE BU KADAR ÖNEMLİYİM BEN !"

....Ama bir o kadar da aciz ve bağımlı....

 
Toplam blog
: 191
: 1283
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Başlangıçta sadece su ve onun üzerinde salınıp duran sis mevcuttu.  Baba Apsu ortaya çıktı ve tat..