İşte o canavar

İsmim nazlı. 9 ay önce bir araba tekerine sıkışmak üzereyken canım ablalarım beni kurtarmışlar. Soğuktan üşüdüğüm için sığınmışım araba tekerine. Araç şoförü tam hareket edeceği zaman benim varlığımı fak etmiş ve beni ölümden kurtarmış. Sonra da ablalarımın sıcak kollarında aylarca mutlu bir şekilde yaşadım. Beni beslediler, büyüttüler sağ olsunlar. Sonra bir gün zilimiz çalındı. Bir baktım bir abi içeri girdi. Benimle oynamaya ve ablalarımla sohbet etmeye başladı. Ben de ilginin fazlalığından şımardım da şımardım. Sonradan anladım ki bu abi beni almaya gelmiş. Ablalarım beni sahiplendirmek zorundaymışlar. Daha ne olduğunu, nasıl olduğunu anlayamadan kendimi başka bir evde buldum. Korktum ilk önceleri. Bilmediğim bir ev ve bilmediğim bir insan…

Sahibim benimle ilgileniyordu, çağırıyordu ama ben korkudan kanepenin arkasından çıkmıyordum. Sonra bir gün bir baktım kapı yine açıldı ve içeri sahibim girdi. Ben yine çıkmayacaktım ama sahibim bana bu defa hiç seslenmedi. Şaşırdım. Bir bakayım diye çıktım dışarı. Sahibimin gülen yüzünü görünce rahatladım ve onu sevmeye başladım. Sahibim baş belası bir kedi arıyormuş ve beni bu nedenle sahiplenmiş. Sen misin beni sahiplenen ve baş belası bir kedi isteyen, sen görürsün gününü dedim. Ve kolları sıvadım, baş belası nasıl olurmuş görsün istedim. İlk önce evi yıkıp, dökmekle başladım, masaların üzeride duran ve hareket eden ne kadar eşya varsa hepsini aşağı attım. Bir vazo kırdım sonunda. Yırtılabilen şeyleri yırttım. Sahibim eve bir geldi. Gelmez olaydı. Bana kızdı bir sürü. Ama ben hiç umursamadım. Ona içimden kıs kıs gülüyordum. Çatlasın işte. Söylene söylene evi süpürüp, temizlemeye başladı. Sonra tüylerimi koparıp her yere atmaya başladım. Gıcıklık değimli oh olsun.

Sahibim erkekti ama sayemde kadın gibi her gün temizlik yapar oldu. Hah hay. Ben durur muyum hiç. Sonra koltukları ve perdeleri gözüme kestirdim. Patilerin gücü adına başladım tırmalamaya. Koltukları bir güzel tırmaladım. Sonra perdelere tırmandım. Hepsine pati izlerimi bıraktım. Sahibim yine eve geldi ve kapıyı açtığında beni perdeye asılı buldu. Yüzünün girdiği şekli görmenizi isterdim. Gülmekten karnım ağrıdı. Çatla da çatla dedim ve hemen aşağı atlayıp saklandım. Benimkisi yine söylene söylene temizliğe başladı. İçimden de helal olsun dedim. Hem sen git saatlerce çalış hem de gel benim muzurluklarımla uğraş. Ben olsam kendimi döverdim. Sonra sahibim bana kızmış olacak ki benimle konuşmamaya başladı. Sen misin bana tavır alan dedim içimden. Bu uyurken gittim yastığına bir güzel uzandım ve onu aşağı ittim. Bir uyandı ne görsün. Ben yastığa uzanmışım mır mır uyuyorum. O ise boynu bükük gariban gariban uyuyor. Bana kıyamadı yanıma uzandı. Birlikte uyuduk. Hayatımdaki en tatlı uykuydu. Arada saçlarıyla da oynadım. Bana hiç kızmadı. Bundan sonra hep birlikte uyur olduk. Bazen uykusunun ortasında burnuna kuyruğumu dokunduruyorum ve uyandırıyorum.

Geçenlerde yine yaptım ama yapmaz olaydım. Beni yataktan attı. Bende küstüm ona ertesi gün evden kaçtım. Sebep sadece bu değildi tabi. Beni aldattığından da şüphelendim. Telefonla konuşuyordu her gün ve konuşurken beni kendisinden uzak tutuyordu. Onun sesini saklandığım kömürlükten duyuyordum ama gitmeyecektim işte. Arasın dursun beni. iki gün kömürlükte saklandım. İyice kirlenmiştim ve canım sıkılmaya başladı. İkinci günde bir baktım kapı açıl ve canım geldi. Koştum kollarına atladım. Sonra hamile numarası yaptım. İnandı bana. Her gün kendi kendine söyleniyordu. Ama birkaç ay geçtikten sonra numara yaptığımı anladı. Üçkâğıtçı sahibim…