Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

27 Aralık '20

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

İstifa Ettim

MİLLİYET BLOG'DAN DA DUYSUNLAR, DUYMADIK DEMESİNLER.
 İŞÇİ EMEKLİLERİ DERNEĞİNDEN YİNE, YENİDEN İSTİFA ETTİM!
 
Niye yine, yeniden diyorum. Çünkü ben bu dernekten daha önceleride, üç-dört kere istifa ettim. Her seferinde istifamın sümen altı edildiğini ve maaşımdan aidat almaya devam edildiğini öğrendim. 
Bu defa Ankara'ya gittim. Genel merkezleri orada bulunduğundan bizzat derneğin en tepesine yükselmişlere dilekçemi yazarak elden teslim ettim. Görüştüğüm görevli kimlik fotokobimi aldı. Dilekçemin altına ikamet adresimi, telefon numaramı yazdırdı. Ve imzalayıp sunduğum dilekçemi kabul ederek ilgili servise ileteceğini söyledi. Teşekkür ederek yanından ayrıldım. 
 
Kurtuldum mu Acaba? Hayır! Maaşımdan aidatları kesilip duruyor. Bu nasıl bir düzenektir anlamış değilim... 
 
Seneler öncesiydi. Basın müşaviri olarak görev yaptığım Isparta Belediyesi'nden yeni emekli oluvermiştim. Bir anda aktifliğim durgunluğa bürünüvermişti. Bu günleri nasıl atlatırım diye düşünürken, öncesinde fabrikalarda işçi temsilcisi olarak bildiğim, son bir kaç aydır  kendisinin İşçi Emeklileri Dul ve Yetimleri Derneği'nin başkanı olduğunu duyduğum biri yoluma çıkıp:" Derneğimize katıl derdini diyemeyen dul hanımların ve yetimlerin sıkıntılarına yardımcı olursun" dedi. O gün için sevinerek olur, dedim. Belki de bu sevinçle gönüllü üyelik belgesi imzaladım. Bilemiyorum işte, nasıl olduysa ben de bir işçi emeklisi olduğumdan söz konusu derneğe en hassas noktam olan vicdanıma dokunularak üye edildim. Sonrasında öğrendim ki, bu derneğe üye olmakla kalınmıyor. Bir de maaşınızdan aidat kesintisi yapılıyor. "İyi, güzel. İhtiyaç sahiplerine harcanacaksa paralar helal olsun" bile dedim.
Fakat bir kaç ziyaretimde gördüm ki, lüks döşenmiş dernek binasına hiç bir ihtiyaç sahibi gelip gitmiyor. Dernek yöneticileri üyeleri çoğaldıkça, siyasilerden görecekleri itibarın ölçüsünü görüşmekteler.
İlk istifa dilekçemi o günlerde yazıp önlerine koydum. Kabul etmediler, yırtıp attılar. Geçerli bir sebep göstermediğimi beyan ettiler.
 
Bir kaç ay sonra tekrar gittim. Bu defaki istifa dilekçemde gerekçemi derneğin yeterince faal olmadığını, işçilerin menfaatlerine yönelik bir çabalarının bulunmadığını, bu nedenle benimsemediğim dernek üyeliğinden ayrılmak istediğimi açıkca izah ettim. Tamam, deyip dilekçemi aldılar. Sonrasında dolaylı yoldan öğrendim ki, ardımdan yine yırtıp atmışlar. Tekrar gittim derneğe, dernek başkanıyla bizzat görüştüm. çalışmalarını taktir etmediğimi ve yanında yer almak istemediğimi söyledim. Başkan olan şahıs aldı dilekçemi "Hemen işleme koyuyorum" dedi. Aylar sonra öğrendim ki üyeliğim hala kayıtlı duruyor ve maaşımdan aidat kesintileri oluyor.
 
Bir kez daha gittim dernek yönetim binasına bu defa biraz öfkeli olarak "Niçin istifa dilekçem kabul edildiği halde, ben bu dernek üyeliğinden ayrılamıyorum? Size elimi verdim, kolumu kaptırır oldum. Derhal beni üyelikten azat edin!" diye biraz yüksek gürledim. Dernek başkanı benim aksime oldukça sakin bir ifadeyle: "Bizim buradan istifa etmeniz bir işe yaramıyor. Genel merkezden istifa etmeniz gerekiyor. Bunun içinde bi zahmet Ankara'ya gitmeniz lazım geliyor" dedi.
 
Demek öyle, öyleyse bizde gerekeni yaparız şöyle: Tabi hemen gidemedim Ankara'ya, araya rahatsızlıklarım girdi. Gelenim, gidenim oldu, seneler böyle geçti derken; bir de pantemi olayı çıktı. Pek çok konunun önüne kuruldu. Ama konuyu unutmuş değilim. İstemediğim bir yerde zorla tutuluyor olma hissini veren işçi emeklileri derneğinden bir şekil kesin istifa etmem gerekiyor. Yoksa Allah muhafaza gözüm açık gidecek. Henüz nefes alıyorken, bu işlemi gerçekleştirmem gerekiyor en erken.
 
Sokağa çıkma kısıtlamaları gevşediği bir vakit. Hes kodumu edinip koyuldum yola, bir kaç yerde verdim mola. Allah'ın izniyle eriştim İşçi emekliler derneğinin genel merkezine; "hoşgeldiniz" denilerek iyi karşılandım. Pandemi olmasaydı, çay ikramları bile olacaktı. Lakin ben içmeyecektim. Zira bir an önce yakama yapışan şu gönülsüz üyelikten kurtulmaktı meramım...
 
Yine yeniden bir dilekçe yazdım, altına istedikleri şekilde açık adres ve telefon numaramı belirtici satırlar ekledim. İmzamı çaktım. görevli kişi bu arada hüviyet kartımın fotokopisini aldı. Dilekçeme iğneledi. "Tamamdır" dedi. teşekkür edip müsade isteyip ayrıldım. Tam binanın dışına çıkıyordum ki, kapıda bizim ilin işçi emeklileri dernek başkanına rastladım. Yanında iki kişiyle içeriye giriş yapıyordu. Benim çıkışımın farkına varmadı. Bu duruma çok sevindim. Oh, dedim. "Bu adamla karşılaşmadan üyeliğimi nihayetlendirdim." 
" Allah'ın sevgili kuluymuşum ki tanımadı beni. Niye geldiyse buraya kendisi," diye kendi kendime söylenerek genel merkezin bulunduğu sokaktan uzaklaşmaya çalışıyorum.
 
Daha ana caddeye varmadan telefonum çaldı. Hani dilekçemin altına adresimi, telefon numaramı  yazmıştım ya; bir aksilik oldu sanıp açtım. Karşımdaki ses bizim ilin dernek başkanı bildiğim şahıs... Bana demesin mi, "Ben buraya atandım. . Şube başkanıyken Türkiye emekliler derneği genel merkez yönetimine seçildim ve Genel Sekreter oldum. Duymadım deme sakın, sen eski gastecilerdensin." 
 
Çok şaşırmıştım. Gerçekten duymamıştım. Ama o an nedense duydum dedim, hayırlı olsun, diye de ekledim. yalan sayılmazdı. Telefondaki sesinden kendinden duymuş olmuştum. 
"Gelip istifa etmişsin, bir üye bizim için kayıp sayılmaz. Derhal sildim adını" diyerek, kinayeli konuşmalar yaptı. Buna rağmen olumlu cevaplar verdim. Hem istifam kabul görsün, hem de ölümlü dünyada kalp kırmamak adına... Bir de rica da bulundum. "Lütfen rızam dışında kesilen aidat ve sair kesintilerimin derhal durdurulmasını istiyorum" diyerekten...
 
Ankara'dan dönüşümden bir kaç ay sonrası kontrol ettim ki, üyeliğimde, maşımdan yapılan aidat kesintileri de devam ediyor. Ne yapılması gerek bilen var mı, diyeceğim ama yapılması gereken ne varsa hiç üşenmeden yaptım zaten. Şimdi tek düşüncem bu üyeliğimin ve maaşımdan yapılan aidat adı altındaki kesintinin vefatımdan sonrasında da devam ettirilip ettirilmeyeceği; bu korkuma maruz kalanların yakınları varsa, lütfen tarafıma bildirsin. Birlikte ne yapabiliriz, iyice bir düşünüp hakkımızı, emeğimizi koruyalım... İnşallah, dediklerim duyulur diliyorum.
 
Ayfer AYTAÇ
ayferaytac.com
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..