İtaat kültürü ve Milli Takım Teknik Direktörü

Memleketimde  İtaat Kültürü ve Futbol Yansıması

Memleketim bütün bakanlıklarında, bürokratlarında, yargısında, ordusunda ve diğer organlarında itaat kültürü başarılı bir şekilde gerçekleştirildikten sonra sıra futbolda itaat kültürünün ikinci aşamasına geldi. 

İlk aşaması şike davası ile horozlananlananların sesisi kesmekti, gerçekleşti. 

İkinci aşaması horozlanan ve sözde başarısız bir Hollandalı'yı milli takımın başından göndermekti. Gerçekleşti.

Sanki adamın elinde güçlü, takım olmuş, sağlam vücut ve beyne sahip futbolcular varmış gibi.

Sonraki aşama ise yeni bir milli takım teknik direktörü.

İşlem basına kapalı olarak gerçekleşiverdi.

Hollandalı teknik direktör kim kimseyi takmıyordu, duygusalsınız, sinirlisiniz, adam gibi oynamıyorsunuz, hakemle seyirciyle uğraşıyorsunuz dedi durdu. Medyadakiler sürekli olarak eleştirdi. Adama ne zaman emekli oluyorsun, defol git bile dendi. adam hiç birini takmadı. 

Paşalar gibi geldi paşalar gibi gitti.

Durum böyle olunca milli takıma sessiz, sedasız, federasyon, medya ve futbolcular ne dese yapacak bir adam gerekliydi.

Federasyon Hollandalı'dan çok çekmişdi. 

Yeni, yerli teknik direktörümüz geldi.

Herkese hayırlı olsun. Borsadan sonra futbolda itaat kültürü aşaması sonuçlandı.

Biz almanya ve ispanya milli takımlarını izlemeye devam edelim.

Hadi hayırlısı.