İten noel babalar ile kostümleri, iten vitrinler… iten kırmızılar…

Dünya yüzünde bizim gibi renkli, köklü, geçmişi dolu, dolu bir millet daha yok, Amerika bile süper güç haline gelmişse de tarihi olmayan millettir. Acıyorum.

Bize neler oluyor işte onu anlamıyorum. Bizim kültürümüzde yok , yok…

Dinsel, edebi, tıp, kültürel…

Bir çırpıda sembol hale gelecek olanlar… Her yıl hatırlanması gerekenler… Kostüm haline getirilebilecek ve dünyada kült olabilecek şahsiyetler.

Mevlâna, Fatih Sultan Mehmet, Atatürk, Nasreddin Hoca, Yunus Emre, Karacaoğlan, ibni sinâ ve diğerleri…

Nasreddin Hoca ile Eşeği beş çeker o şişkoya da temsil ettiğine de…

Mevlânayı biz anlayamıyoruz zati, anlayan eloğlu.

Bizim bayramımız var, bizim özel günlerimiz var…

Bizim Dinimiz var…

Yok mu, yoksa?

Peki şişko göbekli koca sakallı adamların bizim sokaklarda işi ne?

Vitrinlerde işi ne?

Bizim örf ve adetlerimizde işi ne?

Yumurtayı niçin boyuyoruz? Kabağı niye oyuyoruz?

Bizim birikmişliğimizin üzerine eğreti duran bu geleneğe sahip çıkmak neyimize?

Yoksa biz çakma Musevi, Hristiyan, İsevi falan mıyız?

Öyle ise Nüfus kâğıtlarımızda yazan “Müslüman” ibaresi niye?

İstemiyorum şişko göbeklilerin etrafımı sarmasını…

Vitrinlerden yabancı yabancı itici itici bakışını...

Geçmişle, gelecek arasında köprüysek...

Geleceğe Noel Baba'yı nasıl anlatacağız?

Niçin, neden, niye... Diye sormazlar mı adama...