Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '09

 
Kategori
Siyaset
 

İtiraz tim'i

İtiraz tim'i
 

Bir kişiyim.

Avaz avaz bağırıyorum ama sesim kayboluyor kalabalıklarda….

Ya sesimi duyuramıyorum ya da duymak istemiyorlar.

Bir kişilik İtiraz TİM’ iyim.

Benim öz saygımın oluşturduğu bir TİM bu.

Kuruluş tarihi bayağı eskilere dayanır.

Şekillenmesi çok daha eskilere dayansa da İtiraz TİM’ imin kuruluşu ilk oy verme yaşına erişip OY VERMEME tarihimle aynı güne denk düşer…

Ve o günden beri çevremdekilerin beni anlamayan ve sorumsuzlukla suçlayan bakışlarıyla yaşamaya alışmama denk düşer…

Sistemin oluşturduğu partilere ve onlara oy vermeye itiraz ediyorum!

Halk

Siyasi partiler

Oy

Yöneten

Yönetilen

Millet

Milletvekili

Memur

İşçi

Meclis

Haklar

Dokunulmazlık…

Bu kelimelerle tanıştığım günden beri yaşadığım çelişkiler var.

Neden halka ASİL - halkın seçtiklerine VEKİL derken, her zaman her şeyin asili vekilinden kıymetliyken ve bir takım insanlar bizim vekilliğimize talipken seçilene kadar halkın eli ayağı öpülür de; Neden halkı temsil etmek üzere seçilip MİLLETVEKİLİ olduktan sonra VEKİL olan ASİL olandan kıymetli olur? Roller bir anda değişir asiller vekillerin ellerini ayaklarını öpmeye başlar !

Nerde görülmüş bu? Hangi tablonun, hangi heykelin, hangi diplomanın, hangi senedin, hangi kimliğin sureti aslından kıymetlidir?

Eşdeğer olabilmesi için bile suretin üstünde “ aslının aynıdır” damgasının olması lazımdır ki seçildikten sonra hiçbir milletvekilinin aslının aynı olduğuna inancım yoktur !

Çünkü,

Nasıl olur da seçildikten sonra kendisine vekâlet verenleri bir kalemde silip atar?

Verdiği bütün sözleri unutur?

Seçildiği coğrafyaya bir kez bile uğramaz?

İlkelerini savunup vekil seçildiği partiyle, genelde koltuk hesaplarından dolayı ters düştüğü anda, onu seçenleri hiçe sayıp taban tabana zıt siyasi görüşteki bir partiye “tamamen duygusal” transferini gerçekleştirir !!

Nasıl olur da asiller AÇ ken, EV sizken, İŞSİZ ken; vekâlet edenler hep toktur, hep sıcacık birkaç evleri vardır, hep güvenli bir işleri vardır !!

Nasıl olur da asiller “yer yok-doktor yok” gerekçeleriyle sağlık kurumlarından geri çevrilirken, yurt dışında tedavisi mümkün hastalıklarında parasızlıktan Türk doktorlarına güvenip ölmek zorundayken, yolsuzluktan- araçsızlıktan sağlık kurumlarına bile ulaşamazken; vekillerin yedi sülaleleri bile meclis bütçesinden tedavi olur, Türk doktorlarına güvenleri çok olmasına rağmen parmaklarına batan kıymığı bile yurt dışındaki doktorların çıkarmasını tercih eder, dünyanın öbür ucundaki sağlık kurumuna ulaştıracak sağlık helikopterleri, özel uçaklar hep emirlerindedir !!

Nasıl olur da piyasalar % 100 zamlarla kavrulurken, asillerden kötünün iyisi bazında şanslı olup memur olanların her yıl % 5–10 arası yapılan zamlarla geçineceğine inanılırken, emekli adı verilen gözden çıkarılmış asillerin maaşları en alt seviyelerde gezerken, vekillerin zaten dudak uçuklatan maaşlarına bir o kadar da zam yapılır ve bu emekli vekilleri de kapsar !!

Nasıl olur da Yurdum insanı asiller, üç tarafı denizlerle kaplı ülkemde deniz görmek bir yana köyünden öte gökyüzü göremeden toprak olurken; tatilin asillerdeki karşılığı tarlada çapa sallamak, ek iş bulup iki kuruş para kazanmakken, vekillerin bilgi görgü artırma seminerleriyle –inceleme araştırma gezileriyle-ticaret anlaşmaları imza törenleriyle görmedikleri ülke girmedikleri deniz kalmaz !!

Nasıl olur da asillerin bir kısmını oluşturan memurum – işçim- talebem mazeretsiz belli bir süre işlerine okullarına gitmeyince işten –okuldan atılır da; vekillerin böyle bir kaygısı olmadan istediklerince işlerine gitmezler ya da gidiyormuş efekti verip özel ofislerinde işlerini bağlarlar !!

Nasıl olur da asiller her kademeden işe girecekleri zaman inanılmaz sınavlardan geçip meslekleriyle ve yapacakları işlerle hiç ilgisi olmayan konuları dahi bilmek zorundayken; onların temsilcisi vekiller hiçbir sınava tabi tutulmadan neyi bilip neyi bilmedikleri sınanmadan o yüce çatının altında asilleri, yurt dışında da ülkemi temsil ederler !!

Nasıl olur da asillere en ufacık suçunda dahi dokunabilen ve hatta suçsuzken bile içeri atıp yıllar sonra “ pardon suçsuzmuşsun çık dışarı” diyen yasalar; vekillere suçları ülkemi bölmeye yok etmeye yönelik çalışmalar olsa bile asla ve asla dokunamazlar !!

Yıllardır, yani oy verme yaşımdan beri kafam bunlar ve benzeri çelişkilerle boğuşuyor !

Bu güne kadar, sağı-solu-ortası-ortanın solu- ortanın sağı sistemin yarattığı bütün partileri denedi bu millet.

İktidardakini de muhalefettekini de yaşadık, gördük.

Sistemin yarattığı partiler ve vekillerinin, kafamdaki çelişkileri aydınlatmadıkları çözümlemedikleri, bu konulara parti olarak ya da bireysel tepkilerini koymadıkları sürece bana göre nüans farkları dışında birbirlerinden hiçbir farkları yok !!!

Bir kişilik itiraz TİM’ iyim…

Sistemin yarattığı partilere İTİRAZ EDİYORUM , bu yaşıma kadar hiç birine oy vermedim vermemde !!

Ve bu yüzden çevremdekilerce SORUMSUZLUK la suçlanıyorum !

Ülkeme karşı sorumluluğum, sadece oy zamanı gidip kötünün iyisi bir partiye oy vermekse yok ben SORUMSUZ olarak kalayım !

Siz sorumluluk sahibi asillerim, ülkenize karşı olan sorumluluğunuz adına, gidin sadece oy zamanı oy verip vicdanlarınızı rahatlatın; sonra viskili lahmacun sofralarında- konken partilerinde- rulet masalarında-New York’da kutlanan yeni yıl gecelerinde-Mısır’da tüplü dalışlarda, Avusturya’da kayakta, borsalarda alış satışlarda lay lay lom hayatlarınızda ülkeyi kurtarmaya devam edin!

Varsın siz sorumlu ben sorumsuz vatandaş olalım !

Benim, yurdumu ve insanımı bu partilerin ve vekillerinin yönetimine bırakmaya aklım vicdanım yüreğim el vermiyor!

Kendi elimle onlara oy vermem “ sizi ve yaptıklarınızı onaylıyorum, size inanıyorum” dememdir! Kendime, yurduma, insanıma saygısızlıktır… yok yapmadım yapamam !

Ne zamanki bir parti çıkar vekil adayları, vekil olabilmek için memur adaylarına uygulanan sınava girmeyi, seçilmeden önce kendilerinin ve ailelerinin mal varlıklarını açıklamayı, 1. derece devlet memurlarıyla aynı maaşı almayı, kanunlar önünde halkıyla eşit olmayı, asla parti değiştirmemeyi, seçim öncesi verdikleri sözlerden dönerlerse anında milletvekilliklerinin düşmesini, meclise devam zorunluluğunu, yani kısacası halkıyla eşit koşulları kabul eder, işte o gün benim bayramımdır…

İşte o gün İTİRAZ TİM’imi anında dağıtırım.

İşte o gün koşa koşa oy kullanmaya giderim.

İşte o gün benimde bir partim ve vekillerim olur.

İşte o gün iliklerime kadar güveni hissederim.

Zaman ne gösterir bilemem.

Ama

Ya o günü görürüm ya da sorumsuz vatandaş olarak bu vatanda ölürüm…

Sevtap Özkahraman

(13/02/2009 – Ankara)

 
Toplam blog
: 121
: 745
Kayıt tarihi
: 07.11.08
 
 

1958 Balıkesir doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü mezunu..