Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '17

 
Kategori
Siyaset
 

İtiştik kakıştık!

İtiştik kakıştık!
 

Türkiye’nin yönetim biçimi değişiyor.

Parlamenter çoğulcu demokrasi yerine, tek adam/tek ses/tek irade sistemi yerleştiriliyor.

Vatandaş… Televizyondan izliyor bu “yerleştirme” işlemini.

Ne görüyor?

Ne duyuyor?

Ve hele hele ne öğreniyor?

Vatandaşın televizyon ekranında gördüğü kavgadır!

Duyduğu hakarettir, küfürdür!

Öğrendiği, neyin ne olduğu değil… Aynı kaba, birbirinin fotokopisi kişilik örnekleri ile çöreklenildiğidir!

Televizyon ekranının gerisinde tutulan izleyici-halk, ülkenin bu en temel meselesinde de –sadece- seyircidir.

Hep birlikte sürdürülen çoğulcu demokrasi/hukuk devleti/çağdaşlık mücadelesine ortak edilmemiştir.

Bu nitelikteki bir mücadelenin dar-Meclis koridorlarındaki itişip-kakışmaya sıkıştırılması, mücadelenin daha başlangıçta kaybedilmesi anlamına gelir ve sonuç da zaten böyle olmuştur…

Bir ülkenin demokrasi mücadelesi, milletvekillerinin birbirlerinin boğazına sarılması basitliğine indirgenemez.

Söz konusu halkın özgürlüğüdür.

Demokrasi halk için vardır.

Çağdaş uygarlık düzeyi halkın bilincini ve kültürünü yükseltmeyi amaçlamaktadır.

Ama bu mücadelenin içinde halk yoktur!

Halka dönük, halkı içine alan, kitlelere mal olmuş bir toplumsal muhalefet [ısrarla] yaratılmamıştır.

Aslında günlük Ankara siyasetinin böyle bir gündemi de yoktur; hedefi de yoktur; amacı da yoktur.

TBMM kürsüsünde mikrofonu ele geçirip sağa sola öfke yüklü hakaretler savurarak sürdürülen bir mücadelenin başarısızlıkla sonuçlanması şaşırtıcı değildir.

Oysa makul, inandırıcı, soğukkanlı ve sorumluluk sahibi bir duruş, daha başlangıçta birçok şeyi değiştirebilirdi.

Bıçak sırtında yürütülen bir oy-aritmetiği, belki de bu nitelikte bir tavrın benimsenmesinden etkilenebilirdi.

Nitekim Deniz Baykal’ın konuşması bu yönde ciddi bir etki yaratmıştır. Ama bu etki, daha sonra sürdürülen basit “ekran muhalefeti” sonucunda, kavga provokasyonlarına katılma ve hatta başı çekme eylemleri ile yok edilmiştir.

Sağduyu ve inandırıcılık ortadan kalkmış, geriye içine gönüllü bir şekilde yuvarlanılan tuzaklar kalmıştır. Bu talihsiz tavır, iktidar partisi ve onun koltuk değneği olan diğer partinin milletvekillerini birbirine yapıştırmış; şöyle bir sallansa dökülecek olan olgunlaşmış “ürün”ler birbirlerine kenetlenmiş, yerlerinde kalmıştır…

Başbakan’ın CHP kulisinde genel başkan ve kurmayları ile çay sohbeti yaptığı mini toplantıda CHP’nin cumhurbaşkanı adayı MHP milletvekili [Mısır emiri] Ekmeleddin efendinin, Bin Ali Yıldırım’a hitaben, “Osmanlı hanedanına maaş bağlanması” yönünde kulis yapması [yapabilmesi…] bize çok şeyi anlatmaktadır.

İlişkiler bu düzeydedir… Mantaliteler bu sularda yüzmektedir… Ülke, Ekmeleddin efendinin talep ettiği tarafa doğru sürüklenmektedir…

Ve olup bitenler CHP kulislerinde cereyan etmekte [edebilmekte…] ve bu noktadan Meclis kürsüsüne yürünmektedir.

Halk ise… Televizyon ekranından bu hazin görüntüleri izlemekte ve fırtınalı bir deniz ortasında kaptansız bir geminin içinde sağ sola koşuşturmaktadır.

 

www.haksal.av.tr

@farukhaksal42

www.soruyusormak.com

 

 

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..