Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İyi dans eden ''Ev''leniyor..

İyi dans eden ''Ev''leniyor..
 

Birbirine aşık iki insan arasındaki en özel anlardan birisidir dans. Birbirlerine yaklaştıkça yüz yüze geldikçe insan nasıl da heyecanlanır, nasıl da içinde birşeylerin kıpırdandığını hisseder. Aşkın doruk anlarından birisine şahit olur çiftler.

Televizyon dünyasında gittikçe artan bir hızla ilerleyen dans yarışmalarının tartışmaları çok yapıldı. Şimdi bunları yeniden alevlendirelim. Geçen kanalları zaplarken gördüm. Yeni bir yarışma çıkmış. Adı: Evlilik Dansı. Anladığınız üzere evliler daha doğrusu evli adayları yarışıyor. Yarışmayı kazanana lüks bir daire hediye edilecek ve özel bir düğün şöleni yapılacakmış. Yurdum sevgilileri ve nişanlıları da bakmışlar ki el elden su gölden ''Gidelim biraz kıvırtalım belki nikahı beleşe getiririz'' düşüncesiyle akın etmişler yarışmaya.

Yarışmanın 3 jüri üyesi +1 konu jüri var. Jüri önemli çünkü özellikle Cenk Eren'in hiç rahat durmadığını gördüm. Birinin kilosuna takar berikinin çocuğuna. Aslında orada birisi çıkıp ''Sanane'' dese 2 ay konuşamaz daha ama saygılılar işte.

Bir diğer jüri üyesi evlilik danışmanı Selin Özkök Karacehennem. Soyadından ayrıca korktuğumuz bir kişi ama hala bu kadının nasıl bir terapist olduğunu anlayamadım gitti. Televizyon programında olsun, kitaplarında olsun kadınları potansiyel seks makinesi olarak görmekte kendisi. Evliliğinde sorun varsa bil ki yatakta bir haltlar yemen lazım. Kadınlara mesaj. Çok doğru bir tanım. Tebrikler ama her şeyde de saten geceliği giyip adamı karşılamak olmaz ki. Uygun ortamı bekleyeceksiniz. Bu arada fazla cinsellik içerikli film izlememeye bakın.

''Kocam beni aldattı'' diye dert yananlara da çok şahane bir cevap veriyor kendisi: ''Erkektir yapar, idare et''. Bunu duyacaksam ne diye para veriyorum ben? Sokaktaki adam da aynısını söyler. O paranın yarısını ver bana, aynısını söylemezsem adım Abdül olsun. ''Kocandır hoş gör'', ''Erkek güçlüdür, o ne derse yapacaksın'', ''Sinek de olsa koca kocadır'', ''Aman kızım alttan al''... diyerekten evlilik kurtarılıyor. Yürüyün ey halkım.

''E böyle demezsem, ortada evlilik kalmaz'' diye kendini savunuyor kendisi, haklıdır ama tek tarafın çabasıyla ayakta duran evlilikten kime ne hayır gelmiş ki? ''Aman kocam, canım kocam..'' diye üzerine düştükçe adam daha da şımarmıyor mu? Bulunmaz hint kumaşı sanki beyimiz.

Son jüri üyemiz bir dans üstadı Aytunç Bentürk. Bir Kaç İyi Adam döneminden bilirim kendisini. Hala iyi bir adamdır. Diğerleri kötü müdür bilemem..

***

Programın içeriğinde her yaştan çift var. Temel sorunsa yaş konusu. Sunucu Pınar Altuğ'un ayrıca dertli olduğu bir konu olduğu için çok ilgili. Zamanında kendisine az laf söylemediler. E alındı haliyle.

Aralarında 15-20 yaş fark olan çiftler varmış. Hani 4-5 yaş normal de 20 yaş nasıl olur bir düşünelim. Benim anladığım ortada bir aşk ilişkinden çok, baba-kız, abi-kardeş tarzı bir ilişki olabileceği. Kız, hayatı boyunda tadamadığı baba sevgisini sevgilisinde hissetmek ister mesela. Olur mu? Olur.

Bir de kadının 6-7 yaş büyük olduğu bir çift gördüm ki, profil resimlerinden sanki anne-oğullar. 2008 model Oedipus.

Bir Türk'le, Alman kadının evlilik hazırlığı içinde olduğunu görüyoruz ama burada şöyle bir durum var: Her ikisi de daha önce birer evlilik yapmış ve bu evliliklerden ikişer çocukları var. Tam İkinci Bahar yani. Cenk Eren kadının çocuklarının yaşlarını ve Almanya'da yaşadıklarını öğrendiğinde haklı olarak tepki gösterdi. Türk kanunlarına göre de 8 yaşından küçük çocuğun velayeti anneye veriliyor. Çocuklarsa Almanya'da babalarının yanında. Eleştirinin dozunu biraz tutturamayınca kadın ağlıyor tabii. Sonuçta hangi anne yavrusunu bırakıp buralara kadar gelir? 8 aydır Almanya'daymış mesela.

Bu tip farklı hikayeler, farklı çiftler var. İnsanlar birbirlerini sevmişler, beğenmişler biz ne desek boş tabii.

Dans performanslarında çiftlerin birbirlerine duydukları derin aşk ve sevgi onları uçuruyor adeta. Bakışlardan, dokunuşlardan anlıyor biz herşeyi. İşin orasında bir sorun yok. SMS göndereceksiniz, onlar lüks dairelerde oturacak siz ay sonunu nasıl getireceğinizi düşüneceksiniz. Olayımız bu.

***

Hadi yine bir muhalefet yapalım ve soralım: ''Diyelim yarışma döneminde çiftlerden birisi ayrılırsa ne olur?'' İşin ucunda ev var. Bir süre sevgiliymiş gibi role devam. (Mı?) Evlilik dansı bu, sevgisiz yapamazsınız. Anında anlaşılır.

Mesela erkeklerden birisi sevgilisi/nişanlısını aldatsa. Adam da sevgilisini ikna etmeye çalışsa. ''Pişmanım, seviyorum vs..'' Al sana mis gibi dans. Oscar'lık performans. Gitti ev, gitti paralar. Gerçi o yoğun tempo içinde aldatmaya fırsat mı var ama erkek ya da kadın aldatmak isteyen aldatır.

Yarışmayı kazandınız. Evlendiniz. 5 sene sonra da boşanmaya karar verdiniz. Ev ne olacak? Haydi başladı mı size bir kavga? Malın mülkün fazlası da zarar. Sonuçta her ki tarafın ortak emeği var üzerinde.

Her şeyi bir kenara bırakalım, ilişkiyi binlerce kişinin önünde yaşamak büyük bir yüktür insana. Ünlülerin aşkları zordur bu sebeple. Birbirine aşkını sürdürebilen fazla ünlü çift de göremezsiniz. Oradakilerin işi hiç de kolay değil. Kendilerine kolay gelsin diyoruz.

Dans etmek insana maddi olarak da çok şey kazandırabilirmiş demek..

 
Toplam blog
: 278
: 1369
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Küçük bir kız çocuğu masumiyetidir yazmak, her satırı her cümleyi her kelimeyi tekrar tekrar gözden ..