Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Haziran '13

 
Kategori
Deneme
 

İyi ki bir Televizyonunuz var

Nelerden vazgeçtiğinizi biliyor musunuz?

Evinizin başköşesine oturttunuz onu. Gün 24 saat onunla oluyor; onunla yatıyor onunla kalkıyorsunuz…

Hısım, akraba, dost yok! Onlara kim zaman ayıracak? Aldırma… Konu komşu gezmeleri mazide kaldı! Kim bilir kaç zamandır, “Geçmiş olsun”, “Başınız sağ olsun” bile demediniz bir âdemoğluna…

Kitap okumuyorsunuz; kitap gereksiz bir şey!... Sinemaya, tiyatroya gitmiyorsunuz; vaktiniz yok. Laf aramızda, sabun köpüğü gibi nice diziyi 3-5 saat ayırarak izliyorsunuz…

Yemeğinizi alel acele yiyor televizyona koşuyorsunuz. Gece yarısı zor kalkıyorsunuz, sık sık orada uyuyorsunuz… Konser salonlarının yolunu bilmiyorsunuz. Resim, fotoğraf sergileri anlamsız sizin için. Galeri deyince aklınıza oto galerileri geliyor… Romandan, bilimsel çalışmalardan vazgeçtim. Şiir, şarkı, türkü; bilmece, bulmaca, fıkra; masal, hikâye, anı yok.

Gazete, dergi unutulmuş. Velhasıl kısır bir yaşam sizinki.

Elinizi kolunuzu kırmış, antenlerinizi kapatmışsınız. Bir bakıma kör, sağır, dilsiz yaşıyorsunuz…

Günler haftalar aylar geçiyor; mevsimler değişiyor. Ne mevsimlerin farkındasınız ne yılların gelip geçtiğinin. Ağaçlar yapraklarını dökerken televizyonun başındaydınız.

Nice rüzgâr esti; kar, yağmur yağdı. Ağaçlar filizlendi, çiçek açtı. Ekinler yeşerdi, gün geldi harman oldu. Kim bilir kaç kez yaşandı bunlar. Kurtlar kuşlar bunu gördü. Siz görmediniz.

Televizyon başında kaldınız yıllar yılı. O kutunun esiri oldunuz…

Yemeniz, içmeniz televizyon. Gezmeniz, tozmanız televizyon. Dinlenmeniz, eğlenmeniz televizyon. Televizyon başında uyuyor, televizyon ile uyanıyorsunuz. Kendinizi bile aldatıyor, televizyonu asla aldatmıyorsunuz...

İyi ki bir televizyonunuz var!...

Onunla böylesine yakınlığınız için kızacak gibi oluyorum… İçimden bir ses durduruyor beni.

Önümdeki derginin sayfalarını çeviriyorum. Kaç zamandır dinlemediğim müzikleri dinliyorum.

Bir dostumu telefonla arıyorum; sıcacık selamlaşıp bir güzel sohbet ediyoruz. İlk fırsatta bir tabiat gezisi yapmak için anlaşıyoruz.

Sahi, sizi unuttum; kusura bakmayın!...

Size kızmıyorum. Bağışladım mı sizi?

Kim bilir?...

Bir televizyonunuz var, bundan başka bir şeyiniz yok! Kaldı ki televizyonla ilişkiniz de sağlıklı değil. Orada ne varsa, gözünüze ne ilişirse öyle bakıyorsunuz.

Sayıları az olsa da iyi yapımlar var elbette. Ama siz seçici davranmıyorsunuz. Antenden ne gelirse, hepsini obur biri gibi silip süpürüp yutuyorsunuz. Seçici davranmadığınız gibi izlediklerinizi de sorgulamıyorsunuz. Bağımlısınız siz, kabul ederseniz tedavi görmeniz lazım. İyi ki televizyonunuz var; size acıyorum…

Fuat Ovat

 
Toplam blog
: 54
: 877
Kayıt tarihi
: 30.06.10
 
 

Kamu yönetimi alanında yüksek lisans yaptım. İletişim, medya sektöründe çalışıyorum... Yazmayı se..