İzmir'li kızları üzmeyin

Yeni yazım yine İzmir’le ilgili olacak. Blog yazmaya pek vaktim olmadığı için sık sık yazamıyorum fakat kanıma dokunan bir haber okudum geçen gün gazetede. Hem de günü geçmiş bir gazete. Gazeteyi iş yerimde herkesin kullandığı bir rafta gördüm. Boş vaktim vardı hadi bir göz atayım dedim. İyiki bakmışım beni blog yazmaya zorlayan bir sebep çıktı ortaya.

Yenigün gazetesinin hanımeli ekini hazırlayan magazin servisi ekibinden Elvan Yarma ve Merve Esen bir röportaj hazırlıyorlar. Bu roportaj Danışman Psikolog Nejdet Goncagül adında biriyle yapılıyor.

Vatandaşı tanımıyorum niçin böyle bir röportaj yapıldığınıda bilmiyorum. Fakat konu çok ilginç. Bu vatandaş şöyle bir tezde bulunuyor. Sayın Danışman Psikolog Necdet Goncagül "İzmir’li kızlar evli erkek sever, " diye cümle kullanıyor. İşte ben de buraya takılıyorum ister istemez bir İzmir’li olarak. Olaya hangi açıdan bakarsam bakayım hazmedemedim lafı.

Vatandaşı tanımadığım için çok üstüne gitmek istemiyorum ama acaba tanınmak ünlü olmak maksadıyla mı böyle bir söylemde bulundu diye de düşünmüyor değilim.

İzmir gibi çağdaş bir kentin, çağdaşlıkları, eğitimleri ve dünyaca ünlü hatta tescilli güzel kızları hakkında beyefendi böyle bir sözcük kullanmaya nasıl cesaret edebiliyor anlamış değilim. Evet İzmir kızları özel hayatlarında diğer hanımlarımıza göre daha özgür ve daha cesur davranıyor olabilirler. Fakat bu onların sadece kişisel özelliklerinden kaynaklanmıyor.Bu kentin sosyal demokrat yapısından, bu kentin yakıcı güneşinden, bu kentin iyot kokusundan bu kentin toprağından kaynaklanıyor. Bizim kızlarımıza hatta kadınlarımıza bu imajı yüklemek çok acımasızca.

Birde anlayamadığım bunu söyleyen bir psikolog. Bir psikolog gözüyle biri evli olsa bile iki kişi arasındaki gönül ilişkisini böyle yorumlamak çok saçmaca. Gören duyan okuyanda bizim kızları evli erkek peşinde koşan azgın kısrak sanacak. İmaja bakarmısınız. Lafın nereye gidebileceği hesaplanmadan düşünülmeden söylenmiş.

Bazen insan bir şey anlatmak ister de anlatamaz ya. Farklı bir bakış açısı ortaya koymak ister yapamaz. Fakat ağzından çıkan kelimeler cümleler bambaşka yerlere gider. Bende sayın psikoloğumuzun fazla düşünmeden kullandığını tahmin ettiğim sözlerininde böyle olduğuna inanmak istiyorum.

Sayın Yenigün gazetesi köşe yazarlarından Ercan Pala ağabeyimizin yazısından da esinlenerek yazdığım bu yazıda kendisine de bu konuyu atlamayıp köşesine taşıdığı için çok teşekkür ediyorum.

Son sözüm psikoloğa;

Sayın psikolog, bu röportajdan sonra başka bir yerde konuyla ilgili konuştunuz mu ya da İzmir’li kızlardan özür dilediniz mi bilmiyorum. Eğer özür dilemediyseniz bence ilk fırsatta bunu yapın. Çünkü İzmir’li kızların intikamları da kötü olur…

Saygılar… Murat…