- Kategori
- Salon Sporları
Joe Frazier öldü.

Ali vs Frazier
Henüz 'rakamlar'la ifade edilen yaşlarımda, sabahın köründe Amerika'dan canlı yayınlanan maçları için az uykusuz kalmamıştım. Hayatta kimseye tek yumruk atmamış biri olarak, şimdi o boks maçlarını sadece nostaljik ama hoş duygularla anımsıyorum, 'Rahat uyu Şampiyon'.
Foreman ve Muhammed Ali ile yaptığı maçlar, şimdiki NBA maçları gibi Amerika'dan canlı yayınlanır ve henüz evlerimize de yeni girmiş televizyonların karşısına daha kargalar kahvaltı hazırlıklarına başlamadan geçerdik, yarı uykulu gözlerimizle.
Bir nevi sahura kalkmak gibiydi, sabaha doğru kalkıp boks maçı izlemek. Akşam normal vakitte saatler kurularak yatılır, gecenin bir yarısı ailecek herkes kalkar televizyon karşısındaki yerine geçer, maçı seyrettikten sonra da bir kaç saat daha uyuyabilmek için tekrar yatılırdı.
O zamanlar şimdiki gibi ''İki kişinin birbirini dövdükleri, adına spor bile denemeyecek vahşi bir şey'' diye özenti tanımlamalar yoktu henüz. Bu temaşada öne çıkan, boksörlerin ringde mücadeleleri olmakla beraber aslında süreç, maçtan günler önce atışmaları ile başlardı.
Frazier Muhammed Ali'ye, '' O korkak Vietnam'a savaşmaya bile gelmedi. Ondan değil boksör, ringin kenarında seyirci bile olmaz'' derken, Muhammed Ali de 'kelebek gibi uçup arı gibi sokarken' Frazier'e, ''Çirkin goril'' derdi.
Şimdi aradan yıllar geçtikten sonra mı bu sözler gülümsetiyor diye düşünürken aslında sanki o zamanlarda da herkes bu lafları olayı elinden geldiğince daha neşeli kılabilmek adına sarfediyordu ve herkes de bunu biliyordu sanırım. Maç kararı alındığında, kamuoyuna açıklamak için yapılan basın toplantıları da neredeyse 'erken final' tadında ring dışına taşan boks maçları için uygun zemin olurlardı da, neyse ki son anda araya girenler olayların daha da büyümesini ve maç saatini beklemeye gerek kalmamasını engellerlerdi.
İşte o zamanlar naklen yayınlara bunca rağbetin nedeni, ringe çıkmış iki kişinin birbirlerini dövmelerini seyretmekten acayip bir zevk almak olayından çok ; henüz ülkeler, kıtalar bunca yakınlaşmamışken, radyolardaki ajanstan, saat ondokuzda haberlerle açılan tek kanallı siyah beyaz televizyonlara yeni yeni geçtiğimiz günlerde, tüm dünya ile aynı anda bir olayı beraberce izleyebilmenin keyfiydi sanırım.
O zamanlar da Amerika'nın 'görünür' en güçlü insanları siyahlardı. Kimbilir belki de önce boks maçları arkasından da NBA ile, bizleri ve hatta kendilerini de Obama'lara hazırlıyorlardı.
1964 yılında Tokyo'da düzenlenen Olimpiyatlarda ağır siklette 'Olimpiyat Şampiyonu' olduktan sonra profesyonelliği tercih eden 'Smokin Joe', 1965-1976 yılları arasında da ringlerde boy göstermesinin ardından, karaciğerine yediği ters bir yumrukla 7 Kasım 2011'de 'nakavt' oluyordu.
Hayatın gerçeği, şampiyon dahi olsan bir gün nakavt olacağın gerçeğini değiştiremediğindir.