Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '09

 
Kategori
İlişkiler
 

Kâmil Abi.

Dün öğleden sonraydı.

“Haydi uşaklar bir tur atalım, hava alalım!” dedim.

Aklıma koymuştum, doksan altıda bir ev yapmıştım Riva’da , oraya gidecektim. Hem resmini çekeriz hem evdelerse sohbet ederiz.

Kurtköy’den Şile yoluna çıktık. Ömerli’den Beykoz istikametine doğru ve sonra Riva. Yaptığım ev Riva deresi boyunda. Çiftlik mevkii deniyor. Hemen yamacı yeni villalarla dolu.

Evin avlusunda çamaşırlar asılıydı. Demek ki ev ıssız değil.

“Kâmil Abi!” diye bağırdım. Ses gelmedi bir daha bağırdım.

“Kâmil Abi!”

Yaşlı bir kadın kapıya çıktı.

“Teyze, Kâmil Abi evde mi?”

“ Kâmil Abin iki yıldır yok oğlum!”

“Sattılar mı burayı yoksa teyze?”

“Toprağa verdik oğlum Kâmil Abini!”

Dizlerimin bağı çözüldü inanın. Tüm neşem kayboldu.

“Sen kimi oluyorsun teyze?”

“Ben kayınvalidesiyim!”

“Havva yenge evde mi?”

“Çağırayım evladım.”

Bir gazete ilanımızla bulmuşlardı bizi. Pendikteki büromuzu bulamamışlardı. Telefon etti.

“Kardeşim, geldi bizim yeğen yerinizi bulamadı sizin. Hangi sinemanın üzerindeydi yeriniz? Oskar sinemasına bakmış!”

“Abi biz Okmen iş merkezindeyiz! Adreste de yazıyor ya Abi!”

Evinin adresini verdi, akşam yedide evinde olduğunu söyledi. Biz de o sürede istediği evin projesini hazırladık.

Akşam tam yedide evinin önündeydim.

Yaklaşık bir saat kaldım evinde. Resmi beğendiler. Kahvemi içtim. O zamanın parasıyla beşyüz milyon lirayı da aldım, cumartesi gününe Riva girişinde buluşmayı kararlaştırdık, ben de evlerinden ayrıldım. Yeri teslim alacağım, bir beşyüz milyon daha alacağım ve inşaata başlayacağım. Toplam üç milyara yapıyoruz evi. Hariçten havuzu da olacak ama ona fiyat vermedim. Maliyetini bilmiyordum.

Çok sıkıntı çektik inşaatta. Aynı anda dört yerde inşaatımız vardı. Buraya gidip gelmek zor oluyordu. Bir kulübe yaptık, elemanlar burada yatıp kalksın diye düşündük. Saat onda gidiyorum ki hala uyuyorlar. Birgün de su bastı arsayı. Daha doğrusu her yeri. Riva deresinin ağzını Karadeniz kapayınca dere geri basmış, her yana dağıldı sular. Elli santim su doldu arsaya! Havuz için getirttiğimiz çimentolar hep dondu. Elektrikli makinalar ıslandı kulübede. Jeneratörün bile marşı bozuldu. Evde bir sorun yoktu. Yerden bir metre yüksekte yapmıştık onu çünkü.

Ev hayırlısıyla bitti ama havuzu yapmadık. Tavsiye ettiğimiz bir havuzcu yaptı havuzlarını.

Arada bir halini hatırını sorardım telefonla Kâmil Abinin. Herhalde beş yıldır aramamıştım.

Yenge kapıya çıktı. Kadıncağızı çökmüş gördüm.

“Hoş geldin Ahmet!”

“Yenge, hep iyiler erken gidiyor bu alemden.” Diyebildim sadece.

“İki yıl oldu. Bir Ramazan gecesiydi. Kalbi tuttu. Yetiştiremedik.”

“Allah rahmet etsin!”

İnsan birden yok olmayı istiyor böyle durumlarda. Konuşulacak birşey kalmıyor çünkü. Anlamsız oluyor herşey.

Bindim arabaya ve uzaklaştım oradan. Hiç gitmeseydim dedim içimden.

Uğramaya niyet ettiğim yerlere de uğramadım.

 
Toplam blog
: 1640
: 466
Kayıt tarihi
: 27.01.07
 
 

Doğum tarihim değişmedi ama çok şey değişti bu güne kadar. En başta, dede oluyorum! Evet; şaşırdı..