- Kategori
- Şiir
Kabağın sahibi

Kabağın Sahibi / Salih Erdem
Nefisle mücâdele aşamasından kelli
Kalenderîlik katı: Rindin, en üst makamı!
İşte, böyle bir derviş vaziyetinden belli
Her varlıktan arınıp, tenden kesecek kâmı.
*
Koşar ale’lacele: “Saç, sakal, bıyık ve kaş
N’olur berber efendi usturayı vur derhâl.”
Usta, kılağılarken yülgüsünü pürtelâş
Çırağına seslenir: “Evlâdım, örtüyü al.”
*
Saçları kazınırken derviş dalar, aynada
Dökülen süslerini, suretini seyreyler.
İçeri dalıp girer bir bıçkın o esnada
Dervişin kafasına birden tokat aşk eyler!
*
Yamalı hırkasından tutup kükrer âdeta:
“Kalk da tıraş olalım, hadi uza! Kabak…” der.
Gönül koymak yakışmaz derviş denilen zata
Tevazuyla yer verip biraz öteye gider.
*
Berber mahcup, tedirgin ve oturur beynamaz!
Tıraş boyunca sürer: tehdit, küfür, horlama.
Küstah kasıp kavurur; dervişte kıl oynamaz!
Gel kabak, git kabakla devam eder zorlama.
*
Yülümenin sonunda dayı cakayla çıkar
O an gemden boşanmış hızla yokuş aşağı
At arabası gelir… oku karnına çakar:
Külhanbeyi cavlarken titrer kolu, bacağı.
*
Berber şaşkın: “Efendi! Öyle cezalar var ki
Bu ağır olmadı mı?” Derviş mahzun, imalı:
“Vallâhi gücenmedim, hakkım helâl! Gel gör ki
Kabağın sahibi var. O gücenmiş olmalı!”
*
Girilen günâhların kefareti nedir? Ah!
Eğer zulüm, iftira etmişsen vah, vah ki vah!
*
04.05.2012/ AYDIN
Salih ERDEM