Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '11

 
Kategori
Deneme
 

Kadın

Kadın
 

Kadın ve hüzün


Terk edilmişliğin en yoğun günlerinde olan sahil kasabasının, tenha sokaklarında ilerliyordu, yalnız ve sessizce, deniz kenarına doğru. Kasaba da, sadece yapraklarını güze terk etmiş ağaçlar, bir de kara tavuklarla, serçeler ve bir kaç da insan silueti vardı. Lodos bütün haşmetiyle esiyordu. Deniz de, kudurmuş canavar misali rüzgâra eşlik ederken, köpürmüş dalgalar kıyıyı kıyasıya dövüyordu. Bir an saçlarını zapt etmekte zorlandı. Onlar bile rüzgârın büyüsüne kapılmış esmeye çalışıyorlardı. 

Sahil kenarında tahta bir kanepeye oturdu. Cebinden sigarasını çıkarttı. Hani yalnızlığında hep ona arkadaşlık eden bir türlü terk edemediği sigarasını. Sigaradan bir nefes çekti, zaten yarısını rüzgâr içiyordu, ona inat. 

Birazdan gelicekti. Ve yılların muhasebesini yapacaklardı birlikte, yaşadıklarının, ya da yaşamak isteyip de yaşayamadıklarının muhasebesini. 

Derin düşüncelere daldı. Hayatının evreleri kareler halinde gözünün önüne geldi birer birer. 

Gözleri nemlendi. Hayır ağlamayacaktı! Hüzne esir olmayacaktı. KARARLIYDI. 

Babasını düşündü. Ne harika, ne mükemmel bir babaydı. ''Sen ağlama! Ağladığında kalbim acıyor' 'derdi babası. Acaba? Onu hala seviyor, eskisi gibi koruyor muydu olduğu yerden bile. Kim bilir? Belki de; Hiç aklından çıkmıyordu sözleri, yaşantısı boyunca hep kılavuz olmuştu ona. Ah! Dedi içinden ah! Keşke dinleseydim. Dinleseydim belki de bugünleri böyle yorgun, bitkin yaşamazdım. Kim bilir? 

Yine gözleri nemlendi, bu kez yanakları ıslanıyordu.''HAYIR , hayır ağlamayacağım'' dedi kendi kendine. 

Evlendiği günlere gitti aklı. Ne çok sevmişti ne çok. Bilseydi. 

Bir hiç vardı benliğinde. Kocaman bir hiç. Gönlü mü kırgındı ne? Çok duygusaldı, çok hassas ve çok kırılgan. Ruhunun derinliklerinde kopan fırtınalar! 

Düşündü; biraz sonra gelecekti, muhasebe yapacaklardı, hayatlarının muhasebesini. 

Oturduğu kanepeden kalktı. Öylesine dalmıştı ki düşüncelere, anılara, geçmişe, ne rüzgârı algılamıştı, ne geçen zamanı, ne de soğuğu. 

Kalktı. Yürüdü, düşünceler aklında, yüreği elinde, anıları cebinde, denizin derinliğine doğru yürüdü. 

GİTTİ ! 

Ayşen Arslangiray Kura 

 
Toplam blog
: 533
: 1375
Kayıt tarihi
: 14.11.10
 
 

Aydoğdu; kızgın güneşinde Ağustos'un, sararmıştı altın sarısı başaklar. Kırlangıçların göç dansın..