- Kategori
- Sosyoloji
Kadınlarımız hakkında...
Gelin bu gün sizlerle açılımları bir kenara bırakıp, kahramanların dönüş törenlerini bir kenara itip, ülke insanının her türlü telkine rağmen, geleceği açısından kendi kararını nasıl verdiğini gösteren demografik yapıyı inceleyelim.
Evet, ajanslara açıklanan demografik yapı, başbakana rağmen, halkımızın nüfus artışı ve sağlığı konusunda epey yol aldığını gösteriyor.
İşte; Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından, Sağlık Bakanlığı Ana-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı işbirliğinde, TÜBİTAK'ın mali katkısı ile gerçekleştirilen, hane halkı konusundaki çarpıcı veriler.
* 15 yaşın altındaki nüfusun toplam nüfus içindeki payı yüzde 27'ye düşerken 65 yaş ve üzeri nüfusun payı ise yüzde 7'ye yükselmiş. (En büyük sorun bu! SGK’nun niye iflas ettiğini açıklamaya bu veri yetiyor.)
* Son 15 yılda Türkiye'deki ortalama hane halkı büyüklüğü 4, 5 kişiden 3, 9 kişiye düşmüş. Bu sayı kentsel alanlarda 3.8 kişi, kırsal alanlarda ise 4.2 kişi olarak tespit edilmiş. (Bu veride yaklaşık olarak 18 milyon hanenin ülkemizde yaşadığını gösteriyor.)
* Türkiye'deki hanelerin yüzde 70'inde 4 veya daha az kişi bulunuyormuş. Ve nüfusun yüzde altısı ise tek kişilik hanelerde yaşıyormuş. (Başbakan haklı mı?)
* Türkiye'de son 15 yıl içinde nüfusa kayıtlı olmayan çocukların yüzdesi 26'dan 6'ya gerilemiş.
* Kadınlarımızın yüzde 33'ünün, erkeklerimizin ise yüzde 20'sinin ya hiç okula gitmemiş, ya da ilkokulu bile bitirmemiş olduğu tespit edilmiş. (Bu veri de birilerinin nasıl yüksek oy aldığını gösteriyor)
* Kadınlarımızın 5'te biri, erkeklerin ise 4'te biri lise ve üzeri eğitime sahipmiş! Kadınlar ile erkekler arasındaki eğitim düzeyi farklılıklarının halen devam etmesine karşın bu farklılık genç kuşaklarda azalma eğilimindeymiş.
* Türkiye'de 25-49 yaş grubundaki kadınlar için ortalama evlenme yaşı 21. Son 20 yıl içinde ortalama ilk evlenme yaşında yaklaşık olarak 3 yıllık bir artış gerçekleştiği saptanmış. Yani bundan 20 yıl önce kadınlarımızın ortalama evlenme yaşı 18 imiş.
* Türkiye'de doğurganlık seviyesinde son 20 yılda yaklaşık 3'te bir oranında azalma meydana gelmiş. Doğurganlık düzeyi kadın başına ortalama 2.2 doğuma düşmüş. Doğurganlıkta bölgesel farklılıklar devam ederken, ortalama çocuk sayısının Batı Anadolu'da 1.7, Doğu Anadolu'da ise 3.3 olarak tespit edilmiş. (Belli ki Başbakan bunun için Doğu Anadolu’ya büyük önem veriyor! Tunceli’ye dağıtılan sosyal(!) yardımların nedenini burada görmek mümkün!)
* Türkiye'de son 10 yılda özellikle gebeliği önleyici modern yöntemlerin kullanımında önemli bir artış görülmüş. Ülke genelinde evli ve doğurgan çağdaki kadınların yüzde 73'ünün gebeliği önleyici bir yöntem kullandığı belirlenmiş.
* Türkiye'de son 5 yıl içinde anne-çocuk sağlığı göstergelerinde de önemli iyileşmeler olmuş. Sağlık personelinden doğum öncesi bakım alan kadınların oranı son 5 yılda yüzde 14 artarak yüzde 92'ye yükselmiş. Doğum öncesi bakımın yüzde 90'ı da doktorlardan alınır olmuş. Ayrıca, doğum sonrası bakım verilerine göre, annelerin yüzde 82'si, bebeklerin ise yüzde 88'i doktor, hemşire ya da ebe gibi bir sağlık personelinden doğum sonrası bakım hizmeti almış.
* Bebek ölümlerinde; son 5 yılda bebek ölüm hızının, önceki 5 yıllık döneme göre yüzde 40 azalarak, binde 17 seviyesine gerilediği belirenmiş. Her bin bebekten sadece 17'sinin bir yaşına gelmeden öldüğünü gösteren bu sonuç, Türkiye'deki bebek ölümlerinin, Avrupa Birliği ülkelerindeki düzeye inmediğini, arada epey fark olduğunu gösteriyor.
* Son 5 yılda 15-26 aylık çocuklar arasında tam aşılı olan çocukların oranı yüzde 30 artarak yüzde 81'e yükselmiş. Ancak bu alanda da bölgeler arası farklılıkların sürdüğü de tespit edilmiş. (Aşı bulunan yerlerde aşılama yapılıp, bulunamayan yerlerde yapılmadığı görülüyor.)
* Türkiye'de son beş yılda doğum yapmış annelerin ortalama boyunun 157 santimetre, ortalama ağırlığının ise 66 kg. olduğu, annelerin yüzde 10'unun 150 santimetreden daha kısa olduğu tespit edilmiş.
* Beden Kitle Endeksi'ne göre annelerin yüzde 58'inin fazla kilolu; yüzde 24'ünün ise obez, bir başka ifade ile "Türkiye'de her dört anneden birinin aşırı şişman" olduğu belirlenmiş.
* Türkiye'de 5 yaşından küçük her 10 çocuktan 1'inin boyunun yaşına göre kısa olduğu, ülkedeki kronik beslenme sorunları sonucu oluşan bu durumun önceki döneme göre azalma göstermekle birlikte kırsal alanlarda yaygın olduğu da görülmüş.
İşte gündemi açılımlarla kaplanan ülkemin demografik yapısından bir bölüm! Bu veriler Başbakan’ın “üç çocuk” isteğine rağmen gerçekleşiyorsa, bu iktidarın güvenirliğini yitirdiği anlamına gelir.
Ayrıca bu veriler hakkında bazı kuşkularım yok değil! Seçilen deneklerin bölgeler arasındaki dengeyi sağlayıp sağlamadığı biraz kuşkulu.