KafKaf 'a Fırtına Tuzağı

Güneşli güzel bir pazar gününün ay ışığıyla serinlemeye başlayan akşamında Karşıyakamız Atatürk Stadında Buca ile karşılaştı. Maç öncesi Bucasporun yaşladığı ekonomik problem ve takım içi bazı huzursuzluklar haberlerde ön planda oldu.

Bu haberlerin gölgesinde Karşıyaka taraftarı ikinci yarı ile birlikte sergilenen güzel oyun  ve mücadele ile birlikte alınan puanlarla bu maçı kayıpsız geçebilmeyi istiyordu.

Maç öncesi çok tedirgindim. Geçmiş yıllarda İzmir takımlarıyla oynadığımız maçlarda karşımıza formsuz bir takımla oynadığımızda 3 puanı onlara veriyor rakibin çıkış yakalamasını sağlıyorduk. Aksine formda bir ekip ile karşılaştığımızda ise puan ya da puanlar alıyorduk. Bu düzenin tekrarlanma ihtimali endişelendiriyordu beni.

Maç öncesindeki bir aksaklığa değinmeden edemeyeceğim. Karşıyakadan İzban ile stada geçmek istedim. Açık tribünde yer alacağımız için İzbandan metroya aktarma yapıp stadyum durağına geçmemiz gerekiyordu. Ancak emniyet istasyonda önlem almış Karşıyaka taraftarının metroya geçmesini yasaklamıştı. Alternatif yönümüz ise yaya yoluydu. Bu yol ise kapalı tribüne doğru bir yoldu, yani Bucasporlu taraftarların olduğu bölgeye doğruydu. Metroya alınmadığımız için yaya yolunu tercih etmek zorunda kaldık ama polis tarafından engellendik. Taraftarların hangi güzergahlarla stada ulaşacakları önceden belirlenmediğinden sadece yasaklar uygulanıyordu. Durumu yetkili amire izah ettikten sonra, amir yaptığı görüşmelerle taraftarın emniyet yetkililerinden oluşan konvoyla stada götürülmesi emrini aldı. 15-20 dakika bekletilip bir o kadar da yürütüldük ve stadyuma ulaşabildik.

Maç başladığında ilk on dakikada pas yapan Karşıyakamızın rakibini hafife aldığı ilk göze çarpan şeydi. Pres yapan, topa basan, top takip eden dinamik, enerjik gençleri karşısında gören orta sahamız hata yapmaya başladı. Defansın arkasına atılan toplarda ise golleri kalemizde gördük. Golü bulan Buca savunmadaki direncini arttırırken kontra ataklarla posizyon bulmaya devam etti. Maç Bucasporun hakettiği bir galibiyetle sonuçlandı.

Hüseyin Sabancı maçın orta hakemi. Şuan konuşulmamasının, tartışılmamasının tek sebebi Karşıyakanın ortaya koyduğu çok kötü oyundur. Maçı çok kötü yönetti Hüseyin Sabancı. Bir çok ikili mücadelelerde taktir hakkını hep Bucadan yana kullanırken sarı kartlık 3-4 posizyonu ise atladı. Penaltı beklenen tartışmalı iki posizyondan (trt  maç özetlerine iki posizyonu da koymamış)  Şaban'ın düşürülmesi hakem tarafından  9 kusurlu hareketten biri olarak nitelendirilmemesi kabul edilebilir bir karar olarak görülürken, Agbetu'nun iki Bucalı defans oyuncu tarafından adeta tost yapılarak düşürlmesine penaltı vermemenin hiç bir açıklaması olamaz. Maçın en az 10 dakikasını çalan kalecinin kart görmeden maçı tamamlaması ise ayrı bir tartışma konusudur.

Kamuoyuna bir soru... Fenerbahçe-Galatasaray maçına Kadıköy'de dükkanı olan, o semtte esnaf olan bir hakemi atayabilirmisiniz. Veya pazar gününe dönelim. Beşiktaş-Trabzon maçına Beşiktaş çarşısında esnaf olan, dükkanı olan bir hakemi atayabilirmisiniz? Çoğu kişinin cevabının hayır olduğunu tahmin edebiliyorum. Ama Buca-Karşıyaka maçına Bucanın merkezinde Şirinyer'de dükkanı olan Buca esnafı olan bir hakemi atamakta sakınca görmüyorlar. Buca-Karşıyaka maçının hakemi Bucada esnaf olan İzmir bölgesi hakemi Hüseyin Sabancı'ydı.

Bucaspor oyuncularını tebrik ediyorum. Koşarak, pres yaparak, panik yapmadan sakin karar veren genç oyunculargalibiyeti hak eden taraftı. Bu 3 puanla play off hattına yaklaştılar. Kötü oynama, puan alamama hakkını Konya karşısında kullanacağını düşündüğüm Karşıyakamız, Bucaspora karşı o hakkını kullandı. Play off potasındaki rakiplerinin kazandığı haftada Karşıyakamızın kazanabileceği maçı kaybetti. Süper lig hedefine yaklaşabilmek için ligin en az gol yiyen takımı Konya karşısında Cumartesi akşamı 3 puanı kazanan ekip olmalıyız.