Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '14

 
Kategori
Anılar
 

Kahrolsun bağzı unutmalar

Senin gittiğin o gün.

Benden bir tane mesaj da olsa cevap vermem için beklediğin o gün.

Sabah o yazıyı okuduktan sonra, sensizliği iliklerime kadar hissettikten sonra işe gidip tüm gün ruh gibi gezip, insanların suratına mel mel baktığım o gün.

O gün sana bir şeyler yazmam gerekiyordu. Çünkü bir bitiş bunu gerektirir. Filmlerde falan öyle olur hani. Biri terkeder , kalan acıklı bir şeyler söyler ya da küfreder. Sonra. Sonrası olmaz işte biter.

O dizeleri okuduğum ilk gün de aklıma sen gelmiştin. Her şiir insana birini hatırlatır. Aslında her kıta. Ben bir şiirin içindeki her bir kıtada farklı birilerini anımsarım. Oysa hafızam öyle berbattır ki, yalnızca o kıtalarla hatırlarım birçok kişiyi.

Aklıma sen gelmiştin ve gidiyordun.

Ve benim sana diyebilecek hiçbir şeyim yoktu.

"Gitme.

Lütfen

Sana ihtiyacım var"

desem.. Bir işe yarar mıydı bilmiyorum. Bugün hala bilmiyorum.

Zaten sen de benim bu cümleleri asla kurmayacağımı biliyordun.

Her şeyi göze alıp onun gittiği yere gitseydim ya. O zaman değişir miydi? Yine bilmiyorum.

ve sen yine biliyordun ki bende bu inat olduktan sonra ve sen bana o notu yazıp gittikten sonra acımdan, aşkımdan ölsem ardıma bakmayacağımı.

Ve yine bilirdin "Hümeyradan Tutsana ellerimi"yi dinlemeyi ne kadar sevdiğimi.

Sen benim kucağıma yattığında ben senin saçlarını severken hep bu şarkı geçerdi içimden. Hiç mırıldanmazdım ama sen bilirdin. Tutsana ellerimi derdim. Tutsana görmüyor musun?

.....

yeni bir ülke bulamazsın.

Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda
dolaşacaksın. Aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.

Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka bir şey umma-*


Sen umdun işte. Umdun ve gittin.

Gittikten sonra neler yaptığını o kadar merak ettim ki. Nerdesin, yerleşebildin mi, işe başladın mı, eşyalarını götürebildin mi, kış ortasıydı hasta falan olmayasın? Meraktan ve umuttan kötü bir şey yoktu hayatta bir kez daha öğrendim o gün.

Günlerin geçmemesi ne demek orda bildim ben. Geçmiyordu saatler. Denize baksan da  geçmiyordu, bira içsen de, yemek yapsan da, yürüsen de, arkadaşlarınla buluşsan da ( ki o dönemde en kötüsü de buydu). Hakan Günday'ın henüz popüler olmadığı zamandı. "kinyas ve kayra" henüz kinyas ve kayra olmamıştı. Deli gibi okuyordum. Bir an önce kitabı benden alıp okuman için çıldırıyordun. Alayım sana bir çıktığımdan bekleme beni dedim. "Hayır dedin, ben senin okuduğun kitabı okumak istiyorum. Altını çize çize finale hazırlanır gibi kitap okumalarını çok seviyorum. Bu kitabı okuyacağım dedin."

Çok sürmedi bir hafta sonra bitirdim kitabı. Çıktık evden nereye gidecektiki hatırlamıyorum. AA dedim kitap kaldı. Bitirmiştim. Merdivenleri üçer beşer çıktım, sen gerek yok bir dahakine alırım dedinse de beklemedim seni. Çıktım aldım kitabı. Tutuşturdum eline.

Bildim demekki o an bir dahakinenin olmayacağını. Çünkü seni bir daha hiç görmedim.

Vakit geçmiyordu. Oturdum sana yazmaya başladım. Bir iki sayfa mektup yazıp içimi dökmek için. Sana göndereyim dedim. İçime sığmıyor. Taşıyor gari. Az biraz da sen oku dedim.

Tabiki her niyet ettiğim iş gibi bu da olmadı. Bir iki sayfa yazayım diye oturduğum mektup sayfaları gün geçtikçe üremeye başladı. Sanırım en son 16 mı 18 mi olmuşlardı. Topladım hepsini sıraladım. Numaralandırdım. Baya baya kitap gibi dizdim.

Dizdim ve vazgeçtim. Sana göndermeyecektim. Bir anlamı yoktu.

Durumum gittikçe vahimleşiyordu. Bir an önce bir şeyler yapmam lazımdı. O sıra yapabileceğim tek mantıklı şeyi yaptım ve taşındım. 2-3 gün içerisinde yeni bir ev bulma, eşyaları toplama gibi angaryaları iki yakın arkadaşım sayesinde hallettim.

İşte ondan sonra zaman geçmeye başladı. Saatler her zamanki saatler gibi akıyordu yine.

Denizi izlemek anlam kazanmıştı yine,bira içmek de, yürümek de, yemek yapmak da, arkadaşlarla buluşmalar da( ki en güzeli de budur aslında).


       Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
      Uzun bir hastalık gibi
      Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi
      Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı
      Çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi
      Bitti.**


Şimdiyse her şey tamamen farklı zaten. Çünkü bu yazıyı bile yazalı kimbilir kaç ay yıl oldu hatırlayamıyorum.


O mektuplarsa birkaç ay önce aklıma bir geldi. Nerdeydi ki acaba diye düşündüm durdum. Hiçbir yerden çıkmadı. Sanırım eski ev sahibime hatıra olarak bırakmışım.


Canı sağolsun. Emekli öğretmen, okumaya aşık bir tonton amcaydı. Şimdi varsın biraz da zavallı genç kiracısının aşk acısını okusun.


Aşkla kalın..

*K.Kavafis

**A.TELLİ

 
Toplam blog
: 10
: 260
Kayıt tarihi
: 11.04.13
 
 

Lisansım eğitim üzerinedir. Lisansüstümü ne siz sorun ne ben söyleyeyimdir. Gezme, görme yeme içm..