Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

29 Eylül '18

 
Kategori
Güncel
 

Kalbim İçin, Kalbiniz İçin

Kalbim İçin, Kalbiniz İçin
 

Kalbim İçin, Kalbiniz İçin, Hepimizin Kalbi İçin sevmek gerek.


Her yıl kalp damar sağlığına yönelik yeni bir slogan üretiliyor, bu yılın sloganı da “Benim Kalbim, Senin Kalbin”, “Kalbim İçin, Kalbiniz İçin, Hepimizin Kalbi İçin Söz Ver” olduğunu kaydedildi. Biraz uzun bir slogan olmuş, ama önemli bir ihtar.
 
Sağlıklı sandığımız pek çok kişinin aniden yaşamını kaybetmesine neden olan kalp hastalıkları ve inmeye ilişkin toplumumuz yeterince bilinçli değil. Uzmanlarca yapılacak konuşmalarla kalp ve damar hastalıkları konusunda farkındalığın artırılması, insanların bilinçlenmesi hedefleniyor. 
 
Kalbimizin merkezi yüce Mevla'mız tarafından sevgiyle donatılmıştır. Kalbimiz sevgi dolu ise neden yoruluyor, tekliyor? Sevgi yorgunluk yapmaz ki, bilakis kalbi dinçleştirir. Ne var ki biz sevmeyi bilmiyoruz. Biliyorsak da, birbirimize vermeyi, almayı beceremiyoruz.
 
Kalp dünyayı ısıtan güneş gibidir. Geleceğin insanı ilim yaptıkça, gerçek sevgiyi tattıkça kalbiyle düşünmeyi öğrenecektir. Şimdiki insanlar sadece aklıyla düşünüyorlar ve akıl mantığa yenik düşüp yanılabiliyor. Hele bir de nefs girerse devreye kalbimiz parçalanabiliyor.
 
Kalbimiz vücudun yaşamını idame ettiren en değerli organlarımızdan biri olduğu için, çok hassas bir yapıya sahiptir. Çünkü bütün duygularımız sistem olarak kalbimizde odaklanır.
 
Öncelikle sevgiyle beslenmesi gereken kalbimiz, aradığı beslenme kaynağını günümüz ortamında bulamayınca, öfke onu ele geçiriyor.
Ne kadar çok kırmamaya özen gösterirsek o kadar kırılgan hale gelebiliyoruz. Biz kalp sağlığımız için stres ortamından kaçmaya çalıştıkça, insanlar sanki koşarak kırmaya, incitmeye geliyorlar. 
 
Toplum olarak çok gerginiz,çoğumuzun ortamında sağlıksız yaşam koşulları, trafik yoğunluğu, beton binalarda üst üste barınmalar, kalabalıklar arasında yalnızlaşmalar, yeterince beslenememe ve hareketsizlik nedeniyle kalbimiz yorgun düşüyor.
 
Bugün, "29 Eylül Dünya Kalp Günü." Bugün dolayısıyla Sağlık Bakanlığınca düzenlenecek etkinliklerde sağlıklı kalbin önemi ve kalbimizin korunmasına yönelik insanları bilgilendirmek amaçlanıyor. 
 
Bizim için iş, işten geçmiş demeyelim. Kendimiz içinde, gençlerin geleceği için de kalp sağlığımız önemli. Bilgilenelim. Öğrendiklerimizle her birey birbirini uyarsın, kalbinin ayarıyla kimse oynamasın.
 
Ben de bir kalp hastası olarak, kalbimi stresle ve sigarayla yormuş biri olarak, bugün kalbimin sağlığının daha da kötüye gitmesini önlemek için, ilgili ne kadar bilgi ve uyarı varsa gün boyu okuyup öğrenmeye çalışacağım.
 
Kalbimiz vücudumuzun ayarıdır. Bu ayar Allah tarafından hazırlanmıştır. Bir bozduk mu, düzelmiyor, ne yapsak düzeltemiyoruz. Doktorların desteğiyle, ilaç takviyeleriyle, ecel gelene kadar dayanmaya çalışıyor, ama bu durumda sağlıksız yaşam oluyor. Sağlıksız yaşam dünyanın renklerini unutturuyor, bitap düşüyor beden, kaybettikleri değerlere hayıflanıyor.Ne var ki son pişmanlık çare olmuyor.
 
Beynimiz bedenimizin yönetiminde genel müdürse, kalbimizde müdür makamındadır. Yaşamımızda söz sahibidir. Onun yönetimine uyum sağlamazsak, Allah muhafaza çalışmayı durduruverir de, bir daha sevdiklerimizi göremeyiz.
Kan pompalamaktan öte sevginin hanesidir kalbimiz. Bedeni ve ruh sağlığımız için kalbimize değer vermeliyiz.
 
Çalışma ortamında arkadaş çevrem alıştırmıştı. Sigara tiryakisi olmuştum. Tam 35 yıl aralıksız içtiğim sigarayı, altı sene öncesinde bıraktım. Kalbim bıraktırdı. 
 
Stresle sigara; iki 'S' birbirine zıttı. Biri sevmek sevilmek istiyordu, öteki efkarlanıp tütmek. 
Tütünün zararları belirtilmiyordu ki bizim gençliğimizde, her ortamda içiliyordu. 
Demli bir çayın yanında sigarayı tüttürdükçe keyifleniyor, yorgunluğum yok oluyor sanıyordum. 
Meğer sigara ne sinsi düşmanmış. Mesleğim dolayısıyla oldukça hareketli olan beni, vurdu yere atıverdi. 
Emekliliğimi bahane etti. "Sen düne kadar aktif gazeteciydin, şimdi eve kapanacaksın, pasifleşeceksin. Hadi üzül buna. İç bir sigara bir daha, bir daha iç" diye beynime girdi.
 
Ben daha sıklıkla içtikçe, sigara üretenler, üretileni paketleyenler, topluma sigara içmeyi yayanlar, satıcılar, aracılar, kim varsa bu işin içinde keyiflendi. Paralarımı el aldı, dumanını yel aldı. Benim kalbim güçsüzleşti, yoruldu, durma noktasına geldi.Nefesim daraldı, öksürüğüm bağrımı deldi. Doktorlar dediler ki, "aman sigarayı bırak.
 
Zor oldu, ama bırakınca nefesim yerine geldi.Fakat stres sigaranın yerine kuruldu. Ne yapsam gitmiyor. Çevremdeki insanlarda o kadar umursamaz ki, "ben kalp hastasıyım" dedikçe adeta kalbimi kırmaya geliyorlar.Ben onların kalbini kırmayayım diye özen gösterdikçe karşıt kabalar geliyorlar kırıyorlar. Bu yaştan sonrada kolay onarılmıyor doğrusu.
 
Kalp kırmaktan kaçınalım. Birbirimizin kalbine özen göstermeyi bilelim, sevelim sevilelim. Dünya fani, kalbimizi üzmeye değmez.
 
“Kalbim İçin, Kalbiniz İçin, Hepimizin Kalbi İçin Söz Ver” Neye söz verelim, birbirimize karşı daha hoş görülü olmaya, kalplerimizi incitmemeye. Verdiğimiz sözden caymak yoktur, bilesiniz. Sağlık temennilerimle.
 
Ayfer AYTAÇ - ayferaytac.com
 
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..