Kalburabastı

Yağmur trafiğin beynini, iradesini almış elinden, arabalarının içinde görünmez olduğu kanısına varmışların, el kol hareketleri, mimikleri, küfürleri…

İnadına kırmızılar daha uzun, yeşiller daha kısa!

Yokuşlar daha dik, virajlar daha keskin!

Önümüzdeki yıllarda bugünleri anlatırken; " yaz, kış dışarıda otururduk" diyeceğim...

Lokantaların, kahvehanelerin sundurmalarında,saçak altlarında, kapı önlerinde sırf tüttürdüğümüz için geçirdiğimiz zaman?

Mevcut şartlara uyum sağlayıp evrim mi geçirdim, havaların sıcak gitmesinden mi? Bilmem! Mont giymeden, yelekle atlattım kışı...Kapıya bırakılan doğalgaz faturasının evrimden haberi yok tabii!

Şaka yapıp geçen ay okumamışlar!

İki aylık göndermişler.

Altı yüz kayme...cik!

O kafaya geldiğim bir gün; kol böreği,vezir parmağı, patlıcan oturtma tarifi yazayım istiyorum, değişiklik olur!

Evi aldığım  müteahhit tabuda evi ucuz gösterince sordum; " ağabey çakmam bu işlerden sonra başımıza bir şey gelmesin?

" Sıkma canını rahat ol" dedi…Yıllardır tanıdığım adam, ona güvenmeyeceğimde kime güveneceğim…Bu işlerde racon öyleymiş, olmazmış bir şey…

Dediği gibide oldu, faizi ile birlikte taksitlendiremeden ödediğim üç bin yüz TL cezayı saymazsak tabii!

Mübarek ağabeyin ofisine gittim bir gün, "başımıza böyle bir iş geldi" deyip hal çaresi soracağım…

İstanbul'daymış artık, buralara pek gelmiyormuş…

Feleğin çemberinden ha geçtim, ha geçiyorum derken, bir gün; kalburabastı tatlısı anlatayım…

Bu bahar balkona 'kulağımın arkası' çiçekleri ekeyim diyorum, çabuk büyüyorlarmış…

Kuyruğum mu?

Dik çok şükür…Hem şarkıdaki gibi; "benim hala umudum var…"