- Kategori
- Deneme
Kaleme dökmek!

Duygularımı, hissettiklerimi, istediklerimi kaleme dökmek!
Değişik bir tabir, kaleme dökmek! Bu günün şartlarında ya da benim için tuşlarla anlatabilme sevdası… Yazmak! Bu kelimeyi yazdıktan sonra bir süre düşünme isteği hissediyorum. Yazı yazmak! Anlatmak, söyleyememekten kaynaklanmıyor, ben derdimi, isteklerimi çok iyi anlatabilen, ifade edebilen biriyim. Çocukken kardeşlerime masal anlatırdım. Büyüyünce roman mı anlatmalıydım haliyle değil. Yazmalıydım.
Başka insanların hayatları beni hep meraklandırmıştır.
Bu yüzden yazmış ya da yazıyor olabilirim.
İnsanları önemsiyorum, merak ediyorum.
İlk Avrupa’ya gittiğimde soğuk bir kış gecesi, pencerelere bakmıştım. Işıklar içindeki insanların dünyalarını merak etmiştim. Şehirlerarası seyahatlerimde de bu değişmezdir. Gördüğüm her evin içindeki dünyayı düşünürüm. Birçok zaman sonra fark ettiğimde! Kendimi onların arasında, tanımadığım insanların günlük, sade yaşamlarında bulurum. Onlara isimler takar, evlerini şekillendirir, aşklarını ballandırırım. İçimde kendiliğinden, çoğu zaman benim de fark etmediğim bir halde şekillenir.
Bazı geceler uyku arası yazmak isterim. Uykum kimleri, ne şekilde, nasıl davet etmiştir hiç bilmem. Ertesi sabah okuduklarımı şaşkınlığımda anlarım. Yine birilerinin dünyalarına kendimi misafir etmişimdir, ben kendime öyle derim, misafirlik!
Misafir olmak anlamı kelimenin her harfinin tonunda ve tınında saklı gibi…
Açarsak neler buluruz iki kelimenin aracıklarında.
Misafir olmak ne kadar güzelse ağırlamakta benim için büyük keyiftir. Birilerinin evinize gelmesi, sizi önemsemesi, sizinle olması kıymetlidir.
Çoğu zaman düşüncem muhtemelen ekseriyetinin düşüncesi:
“En kıymetli olan zamandır.”
Geri gelmez, birkaç salise bile geriye alınmaz. Hızla gelir ve geçer.
Birileri bu kadar değerlerini size hediye ediyorsa peşin evinize gelirken hediyesini getirmiş olmuyor mu zaten! Oluyor.
Size konuk oluyor, zamanını verdiği gibi, enerjisini de veriyor. Sizinle olma tercihini ya da ayrıcalığını gösteriyor. Onun dünyasına giriyorsunuz tabi aynı zamanda onu da sizin dünyanıza kabul ediyorsunuz.
Aldım başım üstüne diyorsunuz.
Bakınız bütün bunların içinde insan olmak var, insana değer vermek var ve insanı önemsediğimiz kadar merak etmek var.
Yine yazı yazmamla alakalı satırlara dönersek:
Hayata merakımdan kaynaklandığı gibi, insanları sevmemle de ilgilidir yazı yazma isteğim. Onlara değer veririm. Ben tüm insanları severim. Ne kadar abartılı bir söz diyeceksiniz, belki bazılarınız beylik sözler geçelim diye düşüneceksiniz. Asla abartmıyorum. Ben dostlarıma aşığım, beni sevenleri çok severim, beni sevmeyenleri de severim biliyor musunuz? Yunus Emre’nin şu sözlerine bakın lütfen:
“Yaratılanı severim Yaradandan ötürü…”
Sevmeyi bilmek çok önemli. Bu duyguyu hissetmek, yaşamak, onun güzelliğini anlamak!
Ben şanslıyım. Bunu biliyorum, hissediyorum…
İnsanların sıkıntıları bana hafif gelmiyor, mutlulukları beni ilgilendiriyor. Eğlenceleri beni coşturuyor.
Yazı yazan biriyim, bunu biliyorsunuz. Senaryo yazıyorum. Film nasıl perdeye geliyor çok iyi biliyorum. Bu benim o filmin içine girmemi engellemiyor. Oradaki karakterlerle gülmemi, ağlamamı da engellemiyor. Ben onları izlerken onu yaşayanları düşünüyorum o kadar dalıyorum ki inanın çoğu zaman dizi ya da film olduğunu unutuyorum. Onların acılarının ya da keyiflerinin içindeyim, bunu ancak son olduktan sonra anlayabiliyorum. Hani tabiri caizse:
“Kaptırıyorum, gidiyorum.”
Onlara acıyorum, onlara üzülüyorum, onlar için korkuyor, heyecanlanıyor ve seviniyorum. Düşünüyorum sona peki ben insanları bu kadar sevmiyorsam bu coşku niye?
Ben insanlarla çalışan biriyim. Benimle çalışanlar bilirler. Onların sorunları benim merakım olmuştur. Ne yapabilirimlerin derdi içinde kalmışımdır. Ne yapabilmişimdir bunu biliyorum. Hiçbir şey yapamadıysam da onları dinlemişimdir.
Ben insanları seviyorum.
Beni bu isteğimden vazgeçirmek için çabalayanlar çok oldu ve olacaktır. Anlamsız tavırlar, garip edalar hep oldu hep olacaktır. Ben eskilerde takardım. Üzülürdüm. Uykularıma keder verirdim. Niye derdim Niye?
Ben ona iyilikten başka bir şey yapmadım ki…
Şimdi öyle demiyorum.
O bilir diyorum. Oh be rahatlamış oluyorum. Sizlerde öyle yapın. Karşıdakinin bilmesi çok önemli değil ki, Allah biliyor ya gerisi yalan – dolan.
Sizleri seviyorum. Allah’a emanet olun…
Nazan Şara Şatana
http://www.facebook.com/#!/profile.php?id=100002892442552