Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '18

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Kanal İstanbul - Yararları, Sakıncaları

Kanal İstanbul - Yararları, Sakıncaları
 

Kanal İstanbul Güzergahı


İstanbul’un Kanal güzergahıyla boğaz arasında kalan kocaman bir dilimini Rumeli yarımadasından koparıp denizin ortasına bırakıyoruz. İstanbul Adası oluyor.

Birkaç yıldır Türkiye’nin gündemini meşgul eden alan Kanal İstanbul’un silueti belirginleşmeye başladı.

Böyle bir şeye gerçekten ihtiyaç var mı, faydası var mı, İstanbul’un, Türkiye’nin bu işten elde edeceği fayda ne olacak… türünden kafalarda bıraktığı soru işaretleri çerçevesinde gerçekleşebilirliğine kuşkuyla bakılan projenin bir fantezi olduğu varsayılıyordu, yani en azından ben öyle sanıyordum, ancak anlaşılıyor ki öyle değil.

Karar verilmiş.

Konunun tartışılması, yararlarının, sakıncalarının tüm açıklığıyla ortaya çıkması, kamuoyunun bu işin yararına ikna olması gibi konular karar mercilerinin pek öyle üzerinde durulmaya değer gördükleri cinsten hususlar değil anlaşılan.

İstanbul Boğazına paralel şekilde Karadeniz’i Marmara Denizi’ne bağlayacak olan kanalın yapılacağı artık kesin gibi.

Kanal, açılacak!

Anadolu ve Rumeli yakalarında iki yarımadadan oluşan İstanbul’dan bir büyük dilim koparılıp “ada” haline getirilecek. Böylece İstanbul artık bir “ada” ve iki “yarım ada”dan müteşekkil bir metropol olacak.

Mevcut “Boğaz”ın köprülerle, tünellerle, feribotlarla aşılmaya çalışılan trafik sorunlarının aynının  yeni inşa edilecek “kanal” vesilesiyle Kanalın her iki yakasında bir kez daha ve baştan yaşanmaya başlanması ihtimali, bir Ankara’lı olan benden başka kimseyi korkutmuyor galiba…

Kanalın güzergahı Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı sn. Ahmet Aslan tarafından kamuoyuna açıklandı.

Kanal, Marmara Denizinden Küçükçekmece, Sazlıdere, Arnavutköy ve Durusu üzerinden Karadeniz’e çıkacak.

45 km uzunluğunda olacağı anlaşılan Kanalın 20 – 25 km’lik kısmının Küçükçekmece gölü ve Sazlıdere Barajının mevcut havzalarından yararlanılarak ucuza(!) getirileceği, kalan kısımda ise büyük bir hafriyat ve betonlama çalışması yürütüleceği anlaşılıyor.

İşin parasal büyüklüğü konusunda bir bilgi yok. Kamu-özel sektör ortaklığıyla yap-işlet-devret modeliyle inşa edilmesinin düşünüldüğü ifade ediliyor. 3. Köprü ve Osmangazi Köprüsü örneklerinde gördüğümüz üzere bu tür yatırımlarda yükleniciye ileriye dönük gelir garantisi verildiğini biliyoruz ancak bu projede hangi vade için hangi meblağlarda, içeride ve dışarıda kimlere, ne tür garantiler verileceğini henüz bilmiyoruz.

Kanalın iki yakasında oluşacak rantın kimler tarafından ve nasıl değerlendirileceğini, bu ranttan kamunun yararının olup olmayacağını da bilmiyoruz.

Projenin, İstanbul’un batısında ortaya çıkaracağı cazibenin bölgede yol açacağı nüfus yoğunlaşmasının İstanbul’un geneline ne gibi olumlu veya olumsuz etkilerinin olacağını da henüz bilenimiz yok.

Halen cüzi bir gelir kaynağı olan boğaz gemi trafiğinin bir kısmının buraya aktarılmasının ekonomiye ne katkı sağlayacağını da bilmiyoruz.

Projenin çevre etkilerinin olumlu-olumsuz sonuçları konusunda da bir fikrimiz yok.

Yani özetle İstanbul’un Kanal güzergahıyla boğaz arasında kalan kocaman bir dilimini Rumeli yarımadasından koparıp denizin ortasına bırakıyoruz da, bunun ne faydası, ne zararı olacak hiç kimse henüz hiçbir şey bilmiyor.

Bari biz Milliyet Blog yazarları konuyu enine boyuna masaya yatırıp tartışalım, belki bir faydamız olur…

Kenan IŞIK

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..