Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '12

 
Kategori
Tarih
 

Kanuni Sultan Süleyman'ın damadı - Damat Rüstem Paşa

Kanuni Sultan Süleyman'ın damadı - Damat Rüstem Paşa
 

Tarihleri arasında sadrazamlıkyapmış Osmanlıdevlet adamıdır.


Damat Rüstem Paşa (d.1500 - ö.10 Temmuz 1561), I. Süleyman saltanatı döneminde

28 Kasım 1544-6 Ekim 1553ve 29 Eylül 1555–10 Temmuz 1561 tarihleri arasında sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.

Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan ile evlenmiştir.

Bu nedenle 'Damat'sıfatıyla anılır.

1544'de Hadim Süleyman Paşa'nın azledilmesi üzerine yerine getirilmesi beklenen II. Vezir Divane Hüsrev Paşa'yı Hürrem Sultan'ın emriyle birbirine düşürdü ve ardından Sultan Süleyman hem Hüsrev Paşa'yı hem de Hadım Süleyman Paşa'yı azledip sadrazamlığa Rüstem Paşa'yı getirdi.

Hürrem Sultan ve eşi Mihrimah Sultan ile bir olup Şehzade Mustafa'nın idamına ortam hazırladı.

Kanuni, Şehzade Mustafa'yı öldürttükten sonra yeniçerilerin ayaklanma çıkarabileceği korkusuyla Rüstem Paşa'yı azletti (1553) ve yerine Kara Ahmet Paşa'yı getirdi.

Hürrem Sultanile Mihrimah Sultan, Rüstem Paşa'yı sadrazamlığa tekrar getirebilmek için çalıştılar.

29 Eylül 1555 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman basit bir bahaneyle Kara Ahmet Paşa'yı Divan-ı Hümayun'un ortasında idam ettirdikten sonra Rüstem Paşa tekrar sadrazam oldu.

10 Temmuz 1561 Istanbul'da ölümüne dek sadrazamlik görevini sürdürdü.(alıntı)

Kanuni sultan Süleyman’ın biricik kızı, dünyalar güzeli Mihrimah Sultan’ın eşi Rüstem Paşa’nın hayatını incelediğinizde bir tek dudağınız uçuklamıyor…

Rüstem Paşa’ya Paşa demek bile zor geldi bana.

Adamın yapmadığı hiçbir şey kalmamış ki, en önemlisi Şehzade Mustafa’nın sonunu hazırlamış. Nasıl bir vicdan!

Hürrem Sultanla bir olmuş; baba oğlu birbirine düşürmüş. Vay – vay – vay

Rüşveti Osmanlı’ya sokmuş.

Gözünü para hırsı bürümüş. Kanuni’den sonraki en zengin adammış.

Şanslı biri olduğu da muhakkak...

Bit hikâyesi varki, okuyunca sizlerde onun ne kadar şanslı (şansız) olduğunu anlayacaksınız. Bana göre şanslı biri olsaydı, içi iyiliklerle dolu biri olurdu…

Ozan Güven, Rüstem Paşayı canlandıracakmış.

O iyi bir oyuncudur. Hakkını vereceğine canı gönülden inanıyorum…

Frangmanında da bunu aksettiriyor zaten…

Bu sene yine hepimiz Muhteşem Yüzyıl’a kilitleneceğiz…

Bazen kızacak hatta çok kızacak, bazen şaşıracağız.

Hazırız bekliyoruz…

Rüstem Paşa için birkaç yerden ayrı – ayrı bilgiler edindim.

Çeşitli veya benzer bilgileri sizlere aktarıyorum…

Rüstem Paşa Kanuni Sultan Süleyman'ın damadı idi. Yine Kanuni Sultan Süleyman zamanında birkaç defa sadrazamlığa getirilmişti.

İlk sadrazamlığında Şehzade Mustafa'nın katlinden dolayı askerin tepkisine maruz kalmış ve bu tepki yüzünden görevden uzaklaştırılmıştı. Ayrıca bazı tarihçiler onun Osmanlı devletine ilk kez rüşveti sokan kişi olduğunu iddia ederler.

Rüstem Paşa aslen Hırvat'tır. Enderunda yetişmiş zekâsı ile dikkatleri çekmiştir. Taşrada ki ilk görevi rikap ağalığıdır. Daha sonra Diyarbakır Beylerbeyliği'ne getirilmiştir. Ancak onun yükselişini hızlandıran asıl olay Kanuni Sultan Süleyman Hürrem Sultan'dan olan tek kızı Mihrimah Sultan ile evlenmesi olmuştur. Ancak bu evlilik çok kolay olmamış.

Rüstem Paşa'nın bu evlilik öncesi yaşadığı bir iftira olayı ve bu iftiradan kurtuluşu ayrıntılı şekilde şöyle anlatılmaktadır:

''Süleyman Han, Rüstem Paşa'yı kerimeleri Mihrimah Sultan ile evlendirmek ve vezir-i azamlığa getirmek istediler. Ancak bazı hased kimseler Paşa cüzam illetine müpteladır şeklinde dedikodu çıkarınca tereddüde düştüler.

Reis-i etibbalarından (baştabib) bı hastalığın arazını sordular. Reis-i atibbaları bu hastalığa yakalananların bedenlerine, sağlam insanlarda olduğu gibi bit denen mahlükun yaşayamadığı arz etti. Bunun üzerine Süleyman Han tabiblerinden birini, bu mahud hayvanın Rüstem Paşa'nın vücudunda bulunup bulunmadığını araştırması için Diyarbekir'e gönderdiler. Tabibin eline işine kimse karışmaması için hattı hümayun verip bir netice almadan da bu sırrı Paşa'ya açıklamamasını tembihlediler.

Tabib varıp Rüstem Paşa'nın çamaşırlarını kontrol etmeye başladı. Paşa'nın haznedarı da yanında bulunuyordu. Haznedar, Ma'hud hayvanı bulup efendisi rezil olmasın diye saklamak istedi. Fakat tabib olup biteni göz ucuyla gördü. Hazdendarı bulduğu şeyi göstermesi için sıkıştırdı. Haznedar, büyük bir korkuyla ve tereddütler içinde bulduğu şeyi gösterdi. Tabib Ma'hud hayvanı görünce çok sevinip hemen Rüstem Paşa'ya damatlık ve vezir-i azamlık müjdesini verdi.

Buna dair yazılmış olan hattı hümayunu da verdi. Rüstem Paşa çok memnun olup tabibe mübalağa ikram ve in'amda bulundu ve Sam eyaletindeki büyük bir zeameti de ihsan eyledi. Müverrih Ali Çelebi, bu tabibi ihtiyarlığında gördü ve bu hikâyeyi ağzından dinledi.''

Yine Müneccimbaşı eserinin bir köşesinde bu konu ile ilgili olarak şu iki dize yer verir:

Olıcak bir kişinin bahtı kavi, tali yar

Kehlesi dahi mahallinde anun işe yarar

Günümüz Türkçesi ile

''Bir kişinin bahtı açık şansı iyi olursa, onun biti bile işe yarar''

Denilmektedir.

Kanuni Sultan Süleyman'ın damadı  olması nedeniyle sadrazamlık dönemlerinde oldukça rahat hareket edebilmiştir. Vefat ettiğinde müthiş bir servetin sahibiydi ve arkasında bir çok vakıf ve hayrat eser bırakmıştı.(alıntı)

&

İlk sadrazamlığında Şehzade Mustafa’nın katlinden dolayı askerin tepkisine maruz kalmış ve bu tepki yüzünden yeniçeri isyanından korkularak görevden uzaklaştırılmış ve yerine Kara Ahmed Paşa getirilmişti.

Rüstem Paşa nın Şehzade Mustafa nın mührünü taklit ederek onun ağzından İran Şahı Tahmasb’a sahte mektuplar yazdığı ve sonra bunları yakalattığı ve bu yüzden Kanuni’nin Mustafa yı katlettirdiği söylenir.

Ayrıca bazı tarihçiler onun Osmanlı devletine ilk kez rüşveti sokan kişi olduğunu iddia ederler.

Ancak onun yükselişini hızlandıran asıl olay Kanuni Sultan Süleyman Hürrem Sultan’dan olan tek kızı Mihrimah Sultan ile evlenmesi olmuştur. (1539)

(3. Vezirken Sadrazam olmuştur.)

Hürrem Sultan’ın entrikalarında onun kader ortağı ve en önemli yardımcısı Rüstem Paşadır.

Onun Mihrimah ile evliliği hakkında anlatılan rivayetlerden biri şöyledir…

“Kehle-i İkbal” (İkbal Biti) Rüstem Paşa’dır.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde sadrazamlık yaparken, devlet kademesinde rüşveti yaygınlaştıran kişidir.

Rüşvet sebebi ile Osmanlı İmparatorluğu’nun içine bozulma tohumlarını atan kişilerden biridir.

Rivayete göre İmparatorluk’ta Padişahlardan sonra en zengin kişidir.

815 çiftlik,

476 su değirmeni,

1.700 köle,

2.900 at,

1.106 deve,

100 gümüş eyer,

500 altın eyer,

130 ft altın üzengi, mücevherle süslü 760 kılıç,

Gümüş mızrak,

78 bin duka altını,

11.200.000 akçe değerinde nakit parası vardır.

Biri Tekirdağ’da, diğeri İstanbul’da kendi adına yaptırdığı 2 adet camii vardır.

Edirne’de yaptırdığı Rüstem paşa medresesi de ihtişamlıdır.

Özellikle İstanbul’daki cami İznik çinileriyle meşhurdur. Eminönü’nde Uzun Çarşı’nın sahil yoluna indiği yokuşta yükselen tarihi mekân, konum itibarıyla çok kalabalık bir yerleşimin ortasında kalmıştır. (alıntı)

&

Saraydaki entrikalar bitmek bilmiyordu.

Art arda yapılan iftiralar yavaş - yavaş padişahın şahzadeye karşı olumsuz bir fikre kapılmasını sağlayacaktı.

Bunda, Sadrazam Rüstem Paşa'nın etkisi büyüktü.

Rüstem Paşa, gizlice şehzadenin mührünü kazıttı.

Şehzade Mustafa'nın ağzıyla İran Şahı Tahmasb'a bir mektup yazdı.

Şahın cevaben yazmış olduğu mektubu da ele geçirdi.

Gerektiğinde bu sahte mektupları padişaha gösterecek ve şehzadenin sonunu hazırlayacaktı.

1552 yılında Rüstem Paşa Doğu Seferi'ne gidecek ordunun başına getirildi.

Rüstem Paşa, sefer sırasında Anadolu'da herkesin Şehzade Mustafa'yı desteklediğini gördü.

Askerler arasında da, artık 60 yaşına gelmiş olan Kanuni'nin kocadığı, zaten son on yıldır ordunun başında sefere bile çıkmadığı, yerini bu işi gerçekten hak eden Mustafa'ya bırakması yönünde dedikodular yayılmaya başladı.

Rüstem Paşa, bir adamını İstanbul'a göndererek meydana gelen olayları ayrıntısıyla Kanuni'ye iletti.

Bu arada daha önce Şah Tahmasb'a yazdığı sahte mektupları da Şehzade Mustafa'nın aleyhine delil olarak gönderdi.

Rüstem Paşa, Kanuni'yi tamamen oğluna düşman etmişti.

Özellikle "tahtı bırakması" yönündeki dedikoduları duyan Kanuni, iyice sinirlenmiş ve üzülmüştü.

Kanuni Sultan Süleyman derhal Rüstem Paşa'yı geri çağırarak seferin ertesi yıl bizzat kendi idaresinde yapılacağını bildirdi.

Ertesi yıl 1553'te İran Seferi'ne padişah kendi çıktı.

Ordu, 5 Ekim 1553 yılında Konya Ereğlisi yakınındaki Aktepe denilen mevkide konakladı.

Padişahın yanında Şehzade Cihangir ve yolda orduya katılan Şehzade Selim bulunmaktaydı.

Kendisine orduya katılması talimatı verilen Şahzade Mustafa, babasının kendisiyle ilgili düşüncelerinden habersiz, orduya katıldı.

Kendisini çok seven ikinci vezir Kara Ahmed Paşa'nın ikazlarıyla bazı şeylerin ters gittiğini fark etti.

Akşama doğru babasının otağından kendisine doğru üzerinde kâğıt bulunan bir ok atıldı.

Kâğıtta, babasının otağına kesinlikle gitmemesi, aksi halde babasının onu öldüreceği yazılıydı.

Şehzade Mustafa bunu Rüstem Paşa'nın kendisine karşı bir hilesi olarak düşündü. Hem otağa gitmemenin babasına karşı bir saygısızlık olacağını düşündü.

Ayrıca Şehzade Mustafa, babasının kendisini öldürebilecek büyüklükte bir suç işlemediğini ve Rüstem Paşa dâhil hiç kimsenin, babasının kendisine ölüm kararı verebilecek derecede etkileyebileceğine inanmıyordu.

Çadıra giren şehzadeye yedi dilsiz cellât saldırdı. Şehzade Mustafa mücadele etmesine rağmen, cellâtlar tarafından boğularak öldürüldü.

Şehzade Mustafa’nın ölümü ordu arasında derin bir üzüntü ve hoşnutsuzluk meydana getirdi. Şehzadenin başına gelenlerin sorumlusu olarak tepkiler Rüstem Paşa’ya yönelince, padişah ortamı yatıştırmak için Şehzade Mustafa’ya yakınlığı ile bilinen Kara Ahmed Paşa’yı veziriazamlığa getirdi.

Şehzadenin cenazesi Bursa’ya gönderilerek İkinci Murad türbesine defnedildi.(alıntı)

Bir başka Osmanlı anlatısında buluşuncaya kadar sağlıkla kalınız…

 

 

Nazan Şara Şatana

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....