Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

14 Kasım '16

 
Kategori
Güncel
 

Kapılmış gidiyoruz bahtımızın rüzgârına

Kapılmış gidiyoruz bahtımızın rüzgârına
 

Kabul etmeliyiz ki demokrasi kültürüne sahip olamadık. Bundan dolayı da bir türlü “biz” olamadık. Farklı olanı düşman gibi gördük, “bizden değilsin” diye zulüm ettik.


Türkiye Cumhuriyetinin olgunluk yaşına ulaşmış bir vatandaşı olarak “keşkelerle” geçen yıllarımıza baktıkça kahroluyorum.

Her geçen gün ömürdendir, telafisi yok, onu bir daha yaşama şansımız yok!

Biz huzura hasret, huzur ülkemize gelmekten korkuyor…

Yıllardır o kadar anlamsız olaylarla kurgularla vakit geçirdik ki geçmişe dönüp baktığımızda onca yılımızın hiç olup gittiğini görüyoruz.

Keşke hep beraber “biz” olabilseydik diye düşünüyorum.

Ama olamadık.

Neden mi?

Çünkü bu ülkenin insanları öyle kutuplaştırıldı ki neredeyse sağ gözümüz sol gözümüze düşman gibi bakacak.

Bu topraklarda kan aktı, can yandı, yürek yandı,

Bunlara rağmen ders alamadık.

İktidara gelenler hep kendi dünya görüşlerini dayattılar bizlere…

Bu yüzdendir ki;

İnancımızdan dolayı, mezhebimizden dolayı, dilimizden, yaşamımızdan, kültürümüzden, siyasi düşüncemizden dolayı bir birimizle çatışıp durduk.

Bizim gibi olmayanları kendimize benzetmek için maddi ve manevi şiddetten kaçınmadık.

İktidar kimin elindeyse hep ferman buyurdular…

Ben böyle istedim böyle yaşayacaksın!

Ben istiyorum diye böyle düşüneceksin!

Benim istediğim gibi davranacaksın!

Benim inandığım gibi inanacaksın!

Benim gibi, benim mezhebim gibi ibadet edeceksin!

Başka yerde değil benim gösterdiğim ibadethanede ibadetini yapacaksın!

Kılık kıyafetin şöyle olacak, böyle olacak.

Benim dayatmalarım bin yıl sürecek!

Her okulu İmam Hatip yapacağız…

Dindar ve kindar nesiller yetiştireceğiz!

Altın nesil yetiştireceğiz.

Asımın neslini yetiştireceğiz,

Atatürk’ün askerlerini yetiştireceğiz.

İslam’ın ordusunu kuracağız!

Kısacası, devletin işleyişini bu şekil kurmak isteyenler yüzünden bir türlü “biz olamadık. Dertlerimize derman bulamadık.

Bizlerden istenen her renkten açacak çiçekler değil de sanki tek tip fabrikasyon bir üründü.

Fabrikasyon protip insan için, devleti yönetenler devleti bir baskı aracına dönüştürdüler.

“Devleti ben yönetiyorsam, herkes bana benzemeli benim gibi düşünmeli ve bana itaat etmeli, tüm kamu çalışanları benim olmalı ben onlara “benim” demeliyim” düşüncesi bu ülkenin kaderi haline geldiğinden beridir ki bir türlü “biz” olamadık.

Bir demokrasi şöleni olması gereken siyaset bu düşünce ve davranışlarla kokuştu, verimsiz hale geldi.

Hukukun üstünlüğü, tarafsızlığı tartışılır oldu.

İnsan hakları laftan öteye gitmedi.

Kabul etmeliyiz ki demokrasi kültürüne sahip olamadık. Bundan dolayı da bir türlü “biz” olamadık.

Farklı olanı düşman gibi gördük, “bizden değilsin” diye zulüm ettik.

Farklılığı etkisiz kılmayı da, yerine getirilmesi gereken asli görev olarak gördük. Arkamızda ki siyasi gücün bu şekil emrettiğini algıladık.

Kraldan çok kralcı olduk.

Sağ gözü sol göze düşman yaptık.

Bu konuda kimse kimseyi suçlayamaz.

Çünkü bu konuda hiç birimiz masum değiliz.

Allah’ın nasip ettiği o güzelim yılları günah işleyerek geçirdik.

İşte bu yüzden “biz” olamadık.

Böylesine kör bir eğitimle eğitildik,

Bölündük, içimiz de parçalandık,

Bir birimizden korkar olduk.

“Sap döner, keser döner, gün gelir hesap döner”

“Sular yükselince balıklar karıncaları yer, çekildiğinde karıncalar balıkları yer”

sözleri ile intikam alacağımız günleri bekledik.

Kendi halimize bırakmadılar bizi.

Bir türlü kendimiz olamadık.

Kendi istediğimiz gibi özgürce yaşayamadık.

Siyaset böyle köreldi, demokrasi ve hukuk kişiye özel hale geldi.

Hâlbuki çare, demokrasinin ipine sıkı sıkı sarılmaktı.

Hukukun üstünlüğünü benimsemekti.

Özgürlükleri devlet ve toplum düzeninin temel direği yapmaktı.

İnsan haklarını insanımız yaşamalıydı.

Olmadı. Yapamadık

İşte bu yüzden “biz” olamadık, acıda, sevinçte, tasada, kederde ortak olamadık.

İşte bu yüzden “kapılmış gidiyoruz bahtımızın rüzgârına…”

 Ali Galip AKYILDIRIM

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..