Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '10

 
Kategori
Deneme
 

Kar tanesi

Kar tanesi
 

Bu şehire yağmayan her kar tanesi önüme çıkan kaldırım taşlarına lapa lapa düşüyordu geçen günler yıllarla isim değiştirdikçe. Öyle çıkıyordu ki karşıma buz misali kaydırıyordu ayağımı yüzüstü düşüvermeden önce. Çok soğuktu ve üşütüyordu direnci kalmayan bedenimi. Ardından acıyordu taşların kesip çizdiği yerlerim. Bir damla yaş donuveriyordu anında, kalkmak için harap olurken.

Bu şehire yağmayan her kar tanesi kapatıyordu sevdiğim ne varsa uzağımda yakınımda. Tepecikler oluşuyordu dört bir yanımda, ara ara çarpıp kanatayım diye burnumu. Sızladığında yüzümün herhangi bir yeri aslında kalbim ağrıyordu kaybetmeye engel olamayışından. Karışmıştı kafası, biraz da yaralı; çarptığı nedir diye göremiyordu artık.

Bu şehire yağmayan her kar tanesi gözlemekteydi yolun doğrusuna çıkan patikayı. Göle dönüşmekteydi cam gibi keskin ve ince; üzerinde yürümeye yoktu cesaret, katılaştığından emin olsan bile. Altında sefa süren balıkların salınması kadar normaldi ama yoktu işte yön denilen ufacık icat. Kaybolmuştun bir kere; güven kalmamıştı hiçbir şeye...

Bu şehire yağmayan her kar tanesi seni bana göstermez olmuştu senelerdir birike birike. Hayallere dahi giremez etmişti seni, adını sayıklayamaz halde bırakmıştı beni. Şimdi ben kış gelip de balkondan çevreye göz gezdirip iliklerimde hissettikçe azalan sıcaklıkla birlikte artık gerçekten yağsa aheste aheste toprağa da hepsini küreyip kurtarsam seni, sonra da kendimi diye istekler diyarına mektuplar yolluyorum teker teker. Görsen, gelsen, gitsek beraber...

Bu şehire yağmayan her kar tanesinde sarılıyorum hep, doğan güneşime. Sen olsan da, olmasan da yaşayabileyim diye...

01.02.2010 Pazartesi 23:28

 
Toplam blog
: 33
: 527
Kayıt tarihi
: 17.01.08
 
 

Mesleği: Fizyoterapist… Uğraşısı: Gönlünden kopan parçaların birleştiği haliyle sözcüklere biçim ..