Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '12

 
Kategori
Tarih
 

Kara Fatma - Fatma Seher Erden

Kara Fatma - Fatma Seher Erden
 

Kara Fatma - FATMA SEHER ERDEN


Erzurum’lu Kara Fatma

(1888, Erzurum- 2 Temmuz1955, İstanbul),


Kurtuluş Savaşıkahramanı…

İstiklal Madalyasısahibi…


Kurtuluş Savaşının sembol ismi olarak günümüzde ders kitaplarına kadar girmeyi başarmış.

 

Onun için yazılanların bir kısmına şöyle bir göz ucuyla bakalım.

Ardından kırk bin kere maşallah diyelim.

Bir Türk kadının başarısından dolayı gururlanalım, iftihar edelim…


· 1888’de Erzurum’da doğmuş.

· Subay Suat Derviş Bey ile evlenip Balkan Savaşı’na katılmış.

· 1. Dünya Savaşı’nda Kafkas cephesine gitmiş.

· 1919'daki kongre günlerinde, Mustafa Kemal'le bizzat görüşebilmek için Sivas'a gitmiş.

· Bu görüşmenin ardından, milis Müfreze Komutanı olarak batı cephesinde görevlendirilmiş.

· 300 kişiyi aşkın birliği ile Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde Mehmetçikle birlikte destanlar yazmış.

· Büyük Taarruz’un ilk günlerinde General Trikopis‘in birliğine esir düşmüşse de, kaçarak yeniden müfrezesinin başına geçmiş.

· Kurtuluş Savaşı’ndan sonra “Üsteğmen” rütbesi ile emekli olmuş.

· Emekli maaşını Kızılay’a bağışlamış.

· 1954 yılında TBMM. Kendisine yeni aylık tespit etmiş.(alıntı)


İnanılır gibi değil.

Bizler böyle kadın kahramanları, filmlerde, kitaplarda görür ve okuruz. Bunların gerçekten yaşadıklarını okuduğumuzda ya da duyduğumuzda bir hayli şaşırırız.

“Gerçekten böyle mi olmuş?”

İnanamayız. Hayranlık duyarız. Onun bir Türk olmasından gururlanırız. Biz kadınlar onun bir kadın olmasından daha da bir ziyade gururlanırız. Başımızı şöyle bir havaya kaldırırız.

“Bakın – Bakın… Lütfen okuyun. Bir cesur yürek daha! Bir üstün Türk Kadını daha! Deriz...


Ben kendimi hep cesur olarak düşünmüşümdür. Çoğu zaman bu inanılmaz kadın kahramanların yerinde olsaydım aynı cesareti gösterebilirmiydim, aynı yürekli davranışları yabilirmiydim diye düşünürüm. Sonra da şuna karar veririm.

Bizler Türk’üz, cesuruz. Hangimiz olursak olalım, söz konusu Vatan olduğunda cesur yürek oluruz.

Evet, bende cesur yüreklerden biri olurdum, olurum. Buna inanıyorum…


Kara Fatma’dan biraz daha söz etmek istiyorum.


· 1888’de Erzurum’da doğmuş.

· Subay Derviş Bey ile evlendiğinde Balkan Savaşı’na katılmış.

· Askerlik hayatını eşi ile birlikte paylaşmış.

· I. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi'nde kendi ailesinden dokuz-on kadınla birlikte savaşmış.

· Eşi Derviş Bey'in Sarıkamış'ta şehit olduğu haberini aldıktan sonra memleketi Erzurum'a dönmüş.

· 1919'daki kongre günlerinde, Mustafa Kemal'le bizzat görüşebilmek için Sivas'a gitmiş.

· Milis Müfreze Komutanı olarak batı cephesinde görevlendirilmiş.

· Aldığı talimatla İstanbul'a gitmiş.

· Silah ve adam kaçırma faaliyetlerinde bulunmuş.

· İzmir'in Yunan işgaline uğraması üzerine İzmir'e geçerek savaşa katılmış.

· 300 kişiyi aşkın birliği ile I., II. İnönü Muharebesi, Sakarya Meydan Muharebesiile Dumlupınar Meydan Muharebesi’nde çarpışmış.

· Büyük Taarruz’un ilk günlerinde General Trikopis‘inbirliğine esir düşmüşse de, kaçarak yeniden müfrezesinin başına geçmiş.

· Bursa'nın Yunan işgalinden kurtuluşunda rol oynamış.

· Bir keresinde, onbaşıolduğunda neredeyse sadece kadınlardan oluşan birliği ile düşmanın cephe gerisine bir saldırı düzenlemiş.

· Aralıranda bir Yunansubayıtoplam 25 esir askerle geri dönmüş.(alıntı)

 

Buraya kadar okuduklarınız göğsünüzü kabartmıştır.

Bundan sonra aktaracaklarımda üzüleceksiniz,


· Fatma Seher Hanım, çavuşluk rütbesiyle başladığı askerlikten üsteğmen rütbesi ile emekli olmuş.


· Emekli maaşını Kızılay’a bağışlamış.


· Savaştan sonra, kendisi ile birlikte savaşa katılan ve bir çatışmada elini ve akli dengesini yitiren kızı Fatma'nın çocuğunu sahiplenmiş.


· Torunuyla beraber İstanbul'da bir Rus manastırında yaşamakta iken tanınmış gazeteci Mekki Sait Esen kendisini bulmuş.


· Sait Esen'in kendisiyle yaptığı röportaj 1933 yılında Yedigün Dergisi'nde yayımlanmış.(alıntı)

Okuduğum zaman gözlerim doldu. Bu büyük kadın, bu kadın kahraman, bu kahraman!

Göğsündeki madalyasını hiç çıkartmamış.


· Yoksulluk içinde, çaresizce vefat etmiş.

· İki toruna bakıyormuş.

· Bir kiliseye sığınmış.


İçim çok acıdı.

Kahramanlarımızın sonları böyle olmamalı…


Bizler, torunlarımıza tarihimizle ilgili anlatacaklarımızda:

‘Büyük kahramanlardı, canlarını vatan yolunda hiç düşünmeden feda ettiler.

Ya da bu vatan için savaştılar, esir düştüler, yaralandılar ama asla vatan için savaşmaktan vazgeçmediler.’

‘Peki, sonra ne oldu?’ sorusuna da:

‘Açlık içinde öldüler.’ demememiz lazım.


Bu insanlara özen göstermeliyiz. Onlar yürekli insanlar, onlar cesur insanlar, onlar ender insanlar.

Gazileri her gördüğümde, göğüslerindeki madalyaları taşırken yüzlerindeki gurur ifadesinden ağlarım.


Onlar çok önemliler.

Onlar bizim için savaştılar.

 

Nazan Şara Şatana


http:// http://www.facebook.com/#!/profile.php?id=100002892442552


https://twitter.com/#!/nazansarasatana

 


 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....