Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '13

 
Kategori
Şiir
 

Kara şiir: Çağrışımlar

Kara şiir: Çağrışımlar
 

bu bi "dramdeneme"/"kara şiirdir"... hayatın gerçek hikayesidir... acıttığı kadar gerçektir... acıtmıyorsa zaten gereksizdir...gül gitsin usta... karanfil daha ucuz hemi...


meydanlarda zavallı bi terkedilmişlik hissi var,

sahibi yoksa üstlenebilirim... hiç önemli değil;
yüreğime bi kaç bin yalnızlık daha sığar...


ama siz benim gibi tıkış tıkış yaşamayın!
her ihtimale karşı zulanızda bi avuç petrol saklayın
ve yeri hakkında hiç kimseyle konuşmayın
bi noktadan sonra kalbinizi yakmanız gerekebilir...

ve amatör şiirlerinizde;      
kişiliği oturmuş; lirik bi yer ayırın!*
kırmızı başlıklı kızı kurtaran adanalı avcı
elinde karın deşen keskin bıçağı
saflarımıza katılıyor...
paralel evren...  çaktırmayın;
o bizi hala kurtlar vadisinde "mazlum" bi karakter sanıyor...

paralel evren demişken;
bi de general evren vardı;
tankla gelen...beyaz atlı cumhurbaşkanı. ..
ah geçici demokrasi hevesi, nasılda öptü geçti...
amerika orjinli seviye yedi bi hortum gibi...
bi ülkenin sol tarafından bütün aydınlıklarını astı çatıya.  
simdi "fırça darbeleri" ile "günah çıkartmaları" yapıyormuş;
bi çıkartma alana postal bedava!
ah kapitalizm!
ah şeytani idea!
ah senin gözünü seveyim...

göz demişken;
benzine zam yerine düzenleme çekerken
ondört ayrı noktadan sokmuşlar gözümüze
en büyük vergi: Şemsiye!
göze giren şemsiye açılmaz korkma...
lens kullanıyorsan ve yağmur yağıyorsa
koş ve sorun yaratma!

koşmak demişken;
seçim mitingleri maratonu başladı hayırlı olsun!
kişilik sorunu yaşamamak için tanrıya sığının,
yanınızda anti depresan bulundurun,
kulaklarınızın sesini kısın,
ve gözlerinizi sıkıca kapayın...

otobanda geri vitesle giden
gençlik yolu üyeleri ile facebookta tartışmayın!
ayda değiliz, uzayda da...
laf ağır, gravite on...
bunu hiç unutmayın
ummadık laf baş yarabilir;
onlar cennetin anaların olduğun inanmıyor!
sözlerinizin ağırlığını iyi ayarlayın!
ananız değersizleştirilebilir,
ve alıpta gitmeniz emredilebilir...


gerçi ben paraşüt giydirdim kelimelerime
yine de ağır konuşacağım...

en "yüzsüz" kelimeleri özellikle seçiyorum,
ki; kimse öpmeye kalkışmasın...
ama siz canım şiir dostları, sessizce okşayabilirsiniz....


sessiz demişken;
alt yazılı bi duygu seli geçiyor sokaktan...
kör sloganlar atıyorlar duyamıyorum...
pankartlara siyah zemine kırmızı beyaz yazmışlar
 "boyun eğme"
kelimelerin aksanını koklayarak anlıyor robokoplar
"çapulcu bunlar"

polis başarılıdır! eyvallah... karakollar şeffaftır! ona da eyvallah...

vücudunun her kemiğini kıran sopa dahil"parmak izi" bulunamadı olay mahalinde
kamera görüntüsü de...
ama "olay yerindeki nefret izinin" binlerce sahibini kolayca  deşifre ettiler...
robot resim diye;
adamın kimliğindeki vesikalığını,
sevgilisiyle öpüşürken ki özel anlarını,
bira kutusuyla teatral yakınlaşmalarını yayınladılar...
olayın kamera görüntüsü diye;
olay mahalinden kırkdört kilometre ötede oturduğu sokağı,
apartman ismini ve zile basarken ki görüntülerini yayınladılar...

"ya evde yoksan sokağı, numara doksan, apartman......."
polisimiz cevvaldır.. eyvallah ...!


ya evde yoksan...
orhandan... akil adam...
duygular çıplaktır bu yağmurlu havalarda;
romantik bağlamalara kanmayın...
orhan son zamanlarda gölgesinde kaldı şivanın...
sanat ciddi bi iştir, hayat gibi ciddiye alın...
evde yoksan... gıyabında bulunan;
on ayrı nur topu gibi el değmemiş delille tanışmayı
göze alıyorsun demektir savcının ofisinde...

delil demişken...
delil karartma şüphesiyle tutukluğuna...

çocukken oyuncağım, şimdiyse delilim hiç olmadı ki...
ve vallahi ve billahi...
sahip olduğum tek şey içimdeki aşk,
tüm mal varlığımı nasıl karartabilirim ki...


"allahından bulma" kontenjanından yararlanmak istiyorum..
"ikiye karşı bir... talebin reddine...."


artık kör sağır ve dilsizim...
yine de tehlikeliyim; aklımda bi düşünce tutabilirim
aklımın elleri somut değil ama yine de arkadan çift daldı çevik şirin
ellerim kırık kırık...artık acıktığımda... zengin evlerinde(n) piyano çalamıyacağım...
özel yetkili gargamel, kırmızı kartını
sosyalist çağrışımlardan dolayı evde bırakmış...
darbeyle "düşünce... içeriğimi" kaybettim
içerik; kan ve duvarlarınızda dağılan beynimdi...
boş bi bidon gibi ayağa kalktım...
tanrım!
adım dahil hiç bi şey hatırlamıyorum!
ben burda ne yapıyordum...



pier ernesto
?????
?????
pardon...
pardon...


prosayko         olacaktı sanırım. ..

 

*profosyoneller dikkate almasın; satmaz!

 
Toplam blog
: 47
: 341
Kayıt tarihi
: 16.11.09
 
 

Affınıza sığınarak sadece "prosayko" olarak bilinmek istiyorum. İnsanlık tarihinin en eski me..