- Kategori
- Deneme
Kara yazgı
Kara yazgıma seslendim bu gece… Yakamı bırakıp gitmesi için ayaklarına kapandım histerik bir edayla…
Hayatından memnun bir hali vardı insanı çileden çıkaran… Dinlemedi; dinlemeyecekti. Delip geçen oklarını ardı sıra gönderecekti kalbim üzerine… Son darbeyi indirmek için acelesi de yoktu. İşkencelerden en kötüsüydü bana yaptığı. Seni ardına saklamıştı, aramızda bir kara kedi gibiydi; kalın bir duvar örmüştü kendi bedeniyle… Ressam edasıyla resmediyordu benim çileli duruşumu… Aşkımın sonunu işliyordu her noktaya… Eseriyle gurur duyup asacaktı dünyanın en ücra köşesine… Bağırmak istiyordum, haykırmak seven yüreklere… Birlik olup, onun elinden seni kurtarmaktı çabam…
Hatırlamıyorum, bu sessizliğin içindeki çığlığım kaç dakika sürdü. Ter içinde kalmış bir bedendim. Bazen ateş basıyor, bazen üşüyordum. Kara yazgı gülümsüyordu. Gülümse dedim haşince…
Kasıklarımda bir acı ve ayakta duramayarak toprağa düştüm… Beni sarmasını istiyordum sevdamın… Al beni içine dedim. Alçak bir sesti yanıtlanan “ Alamam seni, korkarım kara yazgıdan” diyordu. Onun izni yoktu gidişime, zincirliydim.
Neden bana böyle davranıyorsun diyordu benliğim… Sorgusuz cezanın bir sebebi olmalıydı…
Gülümseyiş tekrarlandı yine… Eriyen hücrelerimin kayboluşunu izliyordu… Benim acım onun keyfiydi. İsyanlarım boşluğun kör noktalarında yankılanıyordu. Onun canlı görünümünün ardında, cansız bir bekleyiş vardı. Yârimin akıbetinden habersizdim. O nasıl bir cezaya mahkûmdu. Sorsam söyler miydi kara yazgı? Sanki sesimi duymuşçasın “ Söylemem” dedi. Bunca zaman suskun kalmıştı. Kısa ve net bir cevaptı… Denizin dalgalarına kaymıştı bakışları… Silikleşmişti adeta… Nereye bakıyorsun, dedim. Kılıç gibi keskin bir bakış ve delip geçti tekrar… Derinden işleyen bir acı ve oluk oluk akan kandamlalarının ardından gelen ağrı…
Dermanım kalmamıştı ve biliyordum ölümün son nefesleriydi aldığım. Kara yazgı “sevdanı kıskandım… Ben hep yalnızdım” dedi. Bu defa o ağlıyordu ve ben gülümsedim. Biliyordum bu son gülümseyişimdi.