Karakterler ve değişimler...

Şu işe bakın!

Gün geçtikçe, ideal karakterlerde bile, belirgin kaymalar yaşanıyor. Neticede, toplumda giderek, kişilik zafiyeti baş gösteriyor.

Yıllardır, iyi tanıdığımız ve davranışlarından emin olduğumuz örnek insanlar, yeni halleriyle artık tanınmaz duruma geldiler.

Çünkü çoğu o yalın, düzgün ve anlaşılır hallerini terk ettiler. Yerine, kendilerine ait olmayan, bir dizi yeni ve karmaşık kişilikler edindiler.

Siyasi alanda örnekler verip, insanları irdelediğimizde;

Uzun yıllar, işten sonra ikinci uğrak yeri haline getirdikleri partilerine, artık sadece seçim dönemlerinde uğramak...

Önceki seçimde birlikte oturup, kalktıkları dava arkadaşlarını(!), sonraki seçimde bırakarak, başka kişilere veya ideallere yönelmek...

Daha dün, uğruna büyük fedakârlıklar yapmaya hazır oldukları siyasi partilerini, bugün artık tabelasını dahi görmek istememek...

Yakın geçmişte dava arkadaşı gözüyle baktıkları insanlara, ayrılınca ‘dünyanın en ilkesizleri’ suçlamasında bulunmak...

Vs...

Sınırlı sürelerde, sıkça gündeme gelen bu gelişmeler, acaba ahlaki çöküşümüzün habercisi midir?

Yoksa kaybımız çok fazla da, olanlar felaket öncesi can çekişen değerlerimizin, yerde kıvranması mıdır?

Dilerim her ikisi de değildir. Çünkü biri diğerinden daha tehlikeli dir. Tedavisi zor hastalıklardır ve sonuçta aynı kapıya çıkarlar.

Bunlar, siyasi alanda veya iş hayatında, fazla belirginleşse dahi, hayatın diğer alanlarına da yansımıştır.

Ancak, gelişmeler gözlerden uzak ve sessiz yaşandığından, güncel hayatta etkileri diğerleri kadar yankı yapmıyor.

Gelişmeler, küçük hesaplar peşinde olanlar için normal gibi görünse de, olanların, uzun vadede hepimize zararı büyüktür.

Ama ne yazık ki, şu kargaşa anında, genelin dikkatlerini bu gerçeğe yöneltmek, hayli zordur.