Karga ile bülbülün düşüncesi farklıdır

Benim değerli kardeşim.

Size her sataşıp soru sorana cevap vermeniz gerekmez ki.

Zira soru vardır gül bahçesine girmenizi ister.

Soru da vardır çamura çekmek ister.

Sizin güzel bir atınız olsa onu çamura sürüklemek ister miydiniz?

Unutmamalı ki elleri kirli olanlar çamur atmakta zorlanmazlar.

Bazıları çamura yatsa tık etmezler de, bazılarına bir parça sıçrasa elbisesini değiştirmek zorunda kalır.

Karganın derdi ile bülbülün derdi farklıdır.

İkisini birbirine karıştırdınız mı güle haksızlık etmiş sayılırsınız.

Bugün dünyanın çektiği sıkıntılar bundan dolayı değil midir?

Hem sonra Mevlana’nın dediği gibi; “Kelbin dudağı değdi diye derya kirlenmez” ki.

Biliyorsunuz hayvanın değeri ne yeyip, neyin peşine gittiğiyle ölçülür.

İnsanın değeri de ne düşünüp ne ile ilgilendiğiyle.

Ha bir de sakın dalkavukların sözlerine de aldanmayın.

“Sel duvarı, ayağını öperek yıkar” demişler.

Onlar da ayaklarını öperek yıktıkları duvarların sayısını iyi bilirler.

Fakat birgün o duvarların altında kalırlarsa da şaşırmayın.

Dünden bugüne hep öyle olmuştur.

İstiklal Marşı Şairimiz Mehmet Akif Ersoy; “Edebin olmadığı yerde edebiyatta yoktur” diyor.

Madem içerisinde edep yok, edebiyat yok, bilgi yok, hak yok, hakikat yok…yani soru ve konu anlaşılmıştır.

Öyle bir soruya cevap da yok.

Büyüklerimiz boşuna “edep ya hu” dememişler.

Böyle bir durumda siz çamurunuzda yuvarlanmaya devam edin demekten başka ne düşer?

Önüme ikide bir sivrisinek ve bataklık meselesini getiriyorsun.

Canım kardeşim bu ikisinden para kazanan öyle çok sektör var ki.

Kimi uyutmak, kimi de kurutmak için kazanıyor.

Ee öyleyse birilerinin de buna aracı olması gerekmiyor mu?

Bak yine tekrar yine başa dönüyoruz..

Her soruya cevap verilir mi?

Seni bilmem fakat bence hayır.