- Kategori
- Şiir
Karşı dağdaki divane

bahtının rengi gibiydi toprak, buralarda
güneş senin ellerinde kandil dururken
sadakat ipini yine sen doladın maşuğun boynuna
ben pusmuş seni bekliyorum
yokluğunla
fırtınalı gecelerde kıvrılıp küçülüyorsun
soğuk yatağında
çocukluğunu üstüne örterken
dualarından adım geçerek sıyrılıyorum dudaklarından
hatıralar bir bir aklından geçerken
sebepsiz kavgamızın bir ucu göğsümde mızrak duruyor
bir ucu senin suskun dilinde şiirlere düğümlü
ne zaman çözülecek bu buz dağı
ağustosun yangınına randevumuz körü körüne
belirsin artık bir yerlerden gökkuşağı
çaresiz fethine hazırlanacağım yine gözlerinin
yine kellem koltukta zorlayacağım dudak burçlarını
senin yüzünden gece saplanacak cesedime
hasretim yıkayacak sokaklarını
bana baktığın zamanlara kurarken çilingir soframı
yanak bozkırlarında bağdaş kurarak
dargınlığımı nehirlere doldurup boca ediyorum
fesleğenleri çiğniyorum kokusu sana benziyor diye
ay ışığını içiyorum
aslında sana o kadar yakınım ki
duyar gibiyim iç çekişlerini
gördüğün o çoban ateşini harlayıp
karanlığı sabrımdan emzirenim
arala artık perdelerini
karşı dağda ki divane benim
Faruk Civelek