Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Aralık '17

 
Kategori
Edebiyat
 

Kaybetmeden

Kaybetmeden
 

 Hatırla, bundan 365 gün önce yaşayacağın bir yıllık gelecek için dilek diliyordun. Yine aynı bedenle ve ruhla daha iyisini umut ederek. Hayat, kendi istediği ve yazdığı hikayeyi sana yaşatacağını söylese de inanmak istemediğin gerçeklerden birisiydi bu. Bu kez yenebileceğini düşündüğün güçlüklerin karşısında sağlam durduğuna inanıyordun ve başaracaktın. Mesela sevmenin güzelliğine varmalıyım demiştin o gün hatırladın mı? Vazgeçmemeyi unutmamalıyım.

 Senin hiçbir suçun yok. Aksine düşünebileceğinin ve isteyebileceğinin en iyisini diledin. Aslında her yılın sonu böyle hissettirmiyor mu? Yaşayacağımız yeni bir yıl, ne yaşatacağını bilmediğimiz gizemiyle heyecan yaratıyor. Acaba diyoruz, acaba bu yeni yılda istediklerimize kavuşabilir miyiz? Olma ihtimali var tabi ama unuttuğumuz bir şey var ki asıl sorunumuz bu belki de. “İnsanlar.” Evet, herhangi bir yanılgın yok bu konuda, insanları bu dileklere dahil etmeyi unutuyoruz ya da bu dileklerde var olma ihtimallerini. Karışmasın aklın, şöyle anlatayım: Bir insana değer verip candan öte sayıyorsun. Bu yaşanılabilir en güzel var oluşlardan biri. Hayatın gösterdiği en derin hadise. Bir insanı çok sevmekle, yüreğine sığdıramamakla başlıyorsun yeni bir yıla. Adını söylediğinde (içinden bile söylüyor olsan bu his böyle) ayakların yerden kesiliyor, yüzünü düşlediğinde gülümsüyorsun istemsiz. Bir insanın bedeninde yarattığı etkiyi adım adım gözlemliyorsun. Her şey o ve onun hayaliyle anlamlı. İşte bütün bir yıl bana bu hissi eksiksiz yaşatabilir diye dilek diliyorsun. Hesaba katmadığın tek şey aynı etkiyi senin de yaratıp yaratamadığın. İtiraf etmelisin ki merak ediyorsun. Onun da seni bu denli sevip sevmediğini , onun hayatındaki yerinin ne olduğunu çok merak ediyorsun. Yol burada ikiye ayrılıyor. Birincisini tercih ettiğinde bütün eksikler tama varıyor. Sen de onda varsın ve o bunu en güzel cümleleriyle sana anlatıyor. Sol yanının uçtuğunu hissediyorsun. Aşk anlatmak için basit kalabilir, sevda olmalı bunun tanımı. İkinci yol ise biraz karanlık, biraz boş. Ürküten bir yanı var elbette. Burada cevaplardan çok soru işaretleriyle karşılaşıyorsun. Neden ben bu kadar sevebiliyorken onun yüreğinde izim yok? Onun için seçtiğim her güzel hikayeye gölgesi bile değmiyor. Biliyorum, birinci yolu tercih etmek ister herkes ama bilmediğin buna senin değil hayatın karar verdiği. Sen bir sevda yaratıp yaşamak isterken o başka bir hayatın birinci yolunda atıyor adımlarını. Üzülüyorsun derinden, işte acıyı öğretme biçimi de bu hayatın. Çok hoş bir tarafı yok tabi ama belki de bunu yaşayarak öğreniyorsun ne yapman gerektiğini ya da dileklerinin ne yönde olması gerektiğini. Oysa biliyorsun, sevdanın dudaklarından dökülebilecek sen dolu güzel bir cümleye her şeyi adayabilirsin. Hayatla iyi geçinenlerin bunu yaşadığına tanık olmuştum. Ne muazzam bir an! Sanıyorum biz yenilgiyle başlayanlar izlemekle yetineceğiz.

Şimdi önünde yaşayacağın 365 gün var. Eğer dilemeyi öğrendiysen hayatla anlaşabilme üzerine dilek dile. Önce hayatla aranı düzelt ve unutma, sendeki sevda zaten sol yanında durur hep, sen sevda dediğinin sol yanına yerleşmeye bak. Kabul etmiyorsa yüreği seni, iyi düşün. Sana sunulan zaman da ilerliyor büyük bir hızla. 

 

 
Toplam blog
: 36
: 116
Kayıt tarihi
: 04.06.17
 
 

Mavinin içinde mavi, çocuklarla çocuk, üzülene omuz, sevinene gülümseme, bir kalemin varolmasına ..