- Kategori
- Evcil Hayvanlar
Kedi Savaşları - Bölüm 1
Şöyle sizi tehlikeye sokmayacak uzaklıktan bakıldığında, güzel tüyleri, bıyıkları, kabarık kuyruğu, patileri ve masum yuvarlak gözleri ile kedi, muhteşem bir hayvandır esasında. Her hareketinin bir sebebi vardır. Düşünerek, hesaplayarak yürür ve size yanaşıyorsa mutlaka karşılığını ister. Bunlar çok da bilinmeyen şeyler değil. Zira her kedisever, bu hayvanı aşağı yukarı tanır. Ya da biz öyle zannediyoruz...
Bu canlının en belirgin özelliklerinden birinden bahsetmek istiyorum. Esasında doğadaki hemen her canlıda var olan, mekan belleme özelliği. Bu benim için şu anda bir sorun halini almış vaziyette. Kısa süreliğine içinde kedi olan bir eve taşınmak durumunda kaldım. Hayır canım, tabi ki zavallı hayvanın benimle bir sorunu yok, onun derdi yanımda 'evine' getirdiğim diğer kedi. Ve böylelikle 'Kedi Savaşları'nın esasında hangi vesile ile başladığını da görmüş oldum. Aynen tüm savaşlarda olduğu gibi, bir avuç daha fazla toprak için.
Kedicik, yalnız iken yerleştiği mekanı kendi mekanı olarak belirliyor ve tam tabiri ile bu alana kokusu siniyor. Burnumuzda onlarda olduğu gibi milyonlarca koku alma hücresi olsaydı, belki bizim için de durum farklı olmayacaktı. Ne biliyim mesela, eve yabancı bir misafir gelince tırmalar mıydık acaba? Benim bu ev sahibesi şahıs şişman, şaşı, huysuz ve yaşlı bir hanımefendi. Eve gelen misafir ise genç, yakışıklı, güçlü ama bir o kadar da saf bir delikanlı. Yani benim toy delikanlıdan bahsediyorum. Tam kendi kendime "Eyvah, benim aptal her gün beş posta sopa yiyecek" derken, aa bir de baktım ki, şişman ve huysuz kadın bir köşeye sinmiş tıslamaktan bitap bir vaziyette oturuyor. Bizimkisi de böyle dalgın dalgın - sözüm ona ilgilenmiyorum seninle ama, fena yaparım - bakışı ile bunu gözden geçiriyor. Bizimkini uysal bilirdik...
Önceleri tıslama menzili üç metre iken, bu mesafe günler içinde bir metreye kadar indi. Şimdi ise evi ikiye böldüler, ve evin belirli bölgelerinde pusu kurarak düşman askerini püskürtme operasyonu yapıyorlar. Şişman, şaşı ve yaşlı kadın evin oturma odasını karargah olarak kullanırken, saf ve toy delikanlı da evin diğer bölgelerini ruh haline göre seçebiliyor. İşin ilginç yanı, ben de ne yaparım ne ederim de bunları iyi geçindiririm diye kara kara düşünüyorum. Tabi nafile. Bir kez kavgaları sırasında araya gireyim dedim, girmez olaydım. Genç okuyucuların iyiliği için kollarıma ne olduğunu anlatmıyorum.
Kavga hangi canlı türünde olursa olsun iyi birşey değil tabi ki. Bunlar bize doğal geliyor, altı üstü bir kedi diyoruz. Nasılsa alışır... Oysa, bir huysuz kadına bir de toy delikanlıya bakıyorum. Kaybedecek bir şeyleri olmamasına rağmen, gerçekten bir zarar görmeseler de, psikolojileri bozuldu ve kilo kaybettiler. Bizim insan ırkını düşününce, onca savaşa ve acıya, bir de çok şeyler kaybettikten sonra...
Elbette bir kedi diğerine alışacak, kedi savaşları sona erecek. Umarım bir gün insan da kendi ırkına alışır. =)