Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '11

 
Kategori
Sinema
 

Kelebek ve dalgıç

Kelebek ve dalgıç
 

Bazı anlar vardır. Derler ya işte o bazı anlardan biri şu an. Yıllar önce bi film izlemiştim. Kelebek ve dalgıç. Adam karısını başka bi kadın için terkediyor. Derken bir kazada kendiyle birlikte bütün hayatı felç oluyor. Ne yürüyebiliyor, ne konuşabiliyor sadece duyuyor. Zengindi. Popülerdi. Hastanede geçirdiği zaman zarfında hep ama hep karısı (eski karısı) ilgileniyor. Herşeyi ile. Sevgilisi ise adamın o halini görmemek için hastanenin kapısına bile gelmiyor.

Birgün telefon görüşmesinde sevgilisi aradı. Adamın karısı çıktı telefona, başkası yok ne söyleyeceksen bana söyle dedi. Karısı harfleri tek tek sayıyor. Adam hangi harfe gözünü kırparsa, kadın sırasıyla harfleri birleştirerek kelimeye çeviriyor. Sevgilisi gelmek istediğini ancak bi türlü gelemediğini onu öyle görmek istemediğini söylüyor. Derken, soruyor oraya gelmemi istermisin. Islanan gözlerle eski karısı çeviriyor.  Adamın cevabı, hergün gelmeni bekliyorum. O zamanlar filmi izlerken, ne bencil adam, karısı herşeyi ile ilgileniyor. O hala utanmadan aklı başka kadın da demiştim. Derken biraz önce Tv'de aynı filmi gördüm. Üstelik bu sahne vardı. Ancak adamın ne demek istediğini şimdi anlayabiliyorum.

Kimse ama hiç kimse başına gelmeden karşısındakinin ne demek istediğini anlamaz. Anlatan film bile olsa. Hele ki yaşayarak öğrenenlerdenseniz. Zor durumda sizinle kim ilgilenire ilgilensin kalbiniz kimdeyse aklınız da onda oluyor. Hani hayatımız boyunca mantığımızla yaşarız davranırız ya orada mantık bitiyor. Sadece duygular. Bir ameliyat geçirdim. Çok yeni daha, ciddi bir operasyondu. Beyin ameliyatı. Korktuk. Ama sevdiğim yanımdaydı. Bunu bilmek değil. Görmek bambaşka. Seviliyorum. :) Herkes seviyor, biliyorum. Ama onun sevmesi iyileşme hızımı kat kat arttırdı. İyiyim. Teşekkür ederim. Herkese... Özellikle sevgilime. Seni seviyorum bitanem. Mutlu Kalın. Sevgiler...

Film hakkında; Dalgıç ve Kelebek, ABD'li yapımcı Julian Schnabel tarafından çekilen, 23 Mayıs 2007'de gösterime başlayan Fransız filmi. 2007 Cannes Film Festivali'nde mizansen ödülü kazandı.

Film, Elle dergisi editörü Jean-Dominique Bauby'nin (okunuşu: Jan Dominik Bobi) gerçek hayat hikâyesinden alınmıştır. Bauby kendine geldiğinde, hiçbir uzvunu kıpırdatamadığını fark eder. Locked-in adı verilen felç hastalığına tutulmuştur. Konuşamamakta, yardım olmadan nefes alamamaktadır. Kıpırdatabildiği tek organı, sol göz kapağıdır. Bu sayede basit sorulara evet-hayır karşılıkları verebilir. Bu, dış dünyayla tek bağlantısıdır.

Bir konuşma terapisti, Bauby'nin daha etkin iletişim kurabilmesi için, harfleri Fransızca'daki kullanılma sıklığına göre sıralar (E, L, A, O, I, N, S, D, vs.) ve yüksek sesle okur. Doğru harfe geldiğinde Bauby göz kırpmakta ve bir sonraki harfe geçilmektedir. Bu yöntemi kullanarak Bauby filmle aynı addaki kitabı yazar.

Filmin önemli bir kısmı, Bauby'nin bakış açısından çekilmiştir. Öyle ki, Bauby sorulara cevap vermek için gözünü kırptığında, perde kısa süre kararmaktadır.

Kaynakça: Vikipedi, özgür ansiklopedi

 
Toplam blog
: 93
: 565
Kayıt tarihi
: 01.07.06
 
 

Sanatla ilgileniyorum. Işık olan yerde zaten beyaz vardır. Karanlıkta kalanlar siyahtır. Renkler ..