- Kategori
- Deneme
Kelepçeli yaşamlar

Lavinya Öz sayfasından,
Şimdilerde insanlara bakıyorum da eski insanları düşünüyorum.
Bir zamanlar okumadan yazabiliyordu bazıları, çeşitli adlar takarak efsun, büyü ,sihir, cin çıkarma v.s. Okuma-yazması bile yoktu oysa kendisinin de yazabiliyordu nasıl bir hikmetliyse, Pek çok insan da aydınlanma ve sorgulamaya yönelik her türlü özveriden kaçınırken bu alanda varını yoğunu gözünü kırpmadan ortaya koyabiliyordu!..
Sevmediği işleri yapıyordu bazılarımız, istemediği kişiler için hem de sırf büyükleri öyle uygun görüyor diye, bir kaç yıl önce tanıdığım kuaför bayan ekmeğini kazandığı işinde katettiği zorlu yolu anlattı. İncelmiş parmakarına hüzünle bakarak "cezalandırmak istediğinde oryale sokardı ellerimi! anneme söylediğimde ise; ustandır. iş kolay öğrenilmez diyordu." derken gözlerindeki acıyla karışık gururu izlemiştim.
şimdi ise bebeklere bile istemediği bir şeyi yaptıramıyor kimse,
“Ata erkil toplumduk biz önceleri, şimdi ise evlat erkil toplum olduk” diyordu uzun süre önce televizyonda izlediğim adını anımsayamdığım konuşmacı beyefendi, çevremde gördüklerim bu durumu doğruluyor. Doğruluğunu görüyorum görmeye fakat dönemimde yaşananlardan çok mutlu olduğu kazanımları kadar şikayetleri de olan bir eski genç olarak, şimdiki gençlerin de tüm özgürlük ve söz hakkına sahip oldukları halde mutlu olmadıklarını görüyorum.
Kimi sahip olamadığı bilgiyi satıyor sahte diplomalarla haketmedikleri koltuklarda endam ediyor, kimi sahip olduğu asaletin cezasını çekiyor onurlu davrandığı için, yalandan da yılandan da korktuğundan, kimi büyük düşleri küçük hayallerle yorumlamaya çalışarak çözüyor hayatındaki düğümleri düşe kalka, kimileri Allah vergisi yeteneklerini sergileyebilecek alan bulamadığı gibi canından bezdirildi, hayata küstürüldü, Hz Mevlana’nın dahi Konya'da bakırcıların, bakır dövme namelerinden etkilenerek Semah yaptığı için hırpalandığını bilmeyen yoktur. Günümüzde aylarca didinip sahnelen oyunlar birine “kaşın üstünde gözün var.” Dedi diye izleyici ve salon bulamıyor. Ressamlar, heykeltraşlar, yönetmenler, yazarlar, şairler, karikatüristler hatta esnaf neyi satıp neyi satmaması gerektiğini, kime hizmet verip kime vermemesi gerektiğini bilemiyor. Yani herkes bir şekilde kelepçeli yaşıyor.
Nasıl bir yol izlemeliyiz ki; toplum olarak her yaştan insanı mutlu edebilmenin, ve hayatı herkes için yaşanır kılabilmenin orta yolunu bulabilmeliyiz?