Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '17

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

Kendi Hudutlarında Yaşamak

Kendi Hudutlarında Yaşamak
 

 Bugün bir baktım ki bir buçuk aydır yazı yazmamışım blogumda. Aslında yazabilecek zamanım çoktu. Üç aydan fazla bir zamandır Adadaki evdeyiz. Günlerim bahçeyi seyrederek, kuşları dinleyerek geçiyor diyeceğim ama civardaki komşuları daha fazla dinliyorum zoraki olarak.

 Yazı yazmadım dedim. Sanırım içimden gelmedi yazmak. Toplumdaki aksaklıkları yazardım bir zamanlar ama artık yazmıyorum. Toplumda aksaklık mı bitti diye düşünebilirsiniz. Yok canım biter mi? Ben de yazacak sabır kalmadı. Tıbbi makalelerden bazı alıntıları yazıyorum. Yazı da kimden nereden aldığımı ve bunların benim değil, uzmanların fikri olduğunu belirttiğim halde bir çok kişi senin haddine mi tıbbı yazı yazmak, sen İktisatçısın, ukalalık etme diye azarlıyor. Sanırım yazıyı dikketli okumuyor bu kişiler. Anlayacağınız ben uzun zamandır yazamadım.

 Bugün gene yazı yazmayacaktım ama dün gece çok uzaklardan Burcu ile yaptığım konuşmadan aklıma kazınan ve güncel yaşamımda heran dikkatimi çeken ayrıntılarla beslenen bir konuyu dile getirmek istedim. Gene uzmanlık alanım dışında yazdığım bu konu. Zira ben pedagog veya psikolog değilim. Ama izin verin de yetmişbir yılın tecrübesi ve gözlemi ile ufacık söz hakkım olsun.

 Hergece Burcu ile Pensacola'dan skyp ile konuşuyoruz. Bu uzun konuşmalarımızda kamera bizim bıcırın oyun parkına dönük oluyor ve bu sohbet esnasında ben ve dedesi bıcırı seyrediyoruz. Bir yıla yakın zamandır torunum ile tek görüşmemiz skyp. İyi ki bu iletişim araçları var. Yoksa nasıl dayanırdık bu özleme.

 Neyse dün geceki görüşme sırasında bir ufak detay dikkatimi çekti. Burcu salonun ortasını boşalttı uzun zamandır ve etrafı korunaklı bir oyun alanı yaptı bıcıra. Bu çocuğun da ismi Christopher ama ben bıcır diye diye böyle kalacak korkarım. Ne yapayım o benim bıcırım. Bıcır oyuncakları ile oyun alanında kendi kendine oynuyor. Fazla sesi çıkmayan, kendini oyalamayı bilen , insanla uğraşmayan mutlu bir çocuk. Sanırım bebekliğinden itibaren uygulanan eğitimin sonucu bu durum.

 Bu oyun alanının bir de kapısı var. Bucu veya bakıcı bu kapıyı açarak içeri giriyor ve bıcırla oynuyor bazen. Dün biz konuşurken bir ara baktım o kapı açık kalmış. Ben daha Burcu'yu aman oradan kaçar , evin içinde başına bir şey gelir diye ikaz etmeye fırsat kalmadan, Bıcır yerinden kalktı ve gitti o kapıyı kapattı. 

 Bir yaşındaki bebek oyun alanının kendi güvenli sahası olduğunu ve hudutlarını idrak etmiş ve kapısını kapatmıştı.

 Bir an düşündüm, keşke büyük insanlar da bu küçük bebek kadar kendi hudutlarına riayet etse, başkalarının sınırlarına geçmese.

 Evinin kapısının önünde ayakkabılarını çıkartan kişilerden, bahçe kapısının önüne çöp kovasını, fazla eşyalarını koyan komşulara, sokaktaki  ağacın altını evi gibi kullananlara kadar bir çok örnek var günlük yaşamımızda hudutlarının dışına taşan.

 Bunlar çok safiyane gelebilir bir çok kişiye. Ya bu hudutlar dışına taşma ve başkasının haklarını ihlal etme daha geniş boyutlara ulaşırsa.

 Anlayacağınız çocuklarımıza daha doğduğu andan itibaren kendi hudutlarının dışına taşmanın ve başkalarının alanına girmenin önemini anlatırsak bir çok küçük ve büyük soruna çare olabileceğiz diye düşünüyorum.

 

 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..