- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Kendini Çıkar...
Durdu... Öylece nefesini tuttu ve sadece içine baktı. Saklanacak bir yer arıyordu ama nereye saklanacağını bilemediği dağınıklıkta kaybolduğunun farkında değildi. Bir kuyunun içine atıldığının ve oradan çıkmak için güvenli bir ele ihtiyacı olduğunu kabullenmiyordu. Mesele saygı duyulması, sevgi gösterilmesi, şefkate boğulması, mutluluktan delirtilmesi değildi. Meselenin acı tarafı ihtiyacı olanın ''güven'' olmasıydı. Bir beden, bir eşya, bir hurda, bir gölge, bir hayvan, bir bitki, bir aydınlık veya karanlık... Kendisine ''güven'' hissettirebilecek herhangi bir şey... Kuyunun karanlığından korkmuyordu, sadece bir daha ''güven'' duygusunu hissedemeyeceğinden korkuyordu.
Tekrar hareket edip, etrafına bakındı. Yalnız olduğunu bir kez daha fark ettiğinde artık kurtulmak için karar vermesi gerektiğine inanmaya başladı. Şimdi karar vermesi gerekiyordu. Orada ne kadar zaman süreceği belli olmayan, uçsuz bucaksız karanlığı sindirerek ''güven'' adımlarının gelmesini mi bekleyecekti, yoksa hep yaptığı gibi kendi aydınlığını yaratmak için bir çok yara alacağını bile bile kurtulmak ve kendine ''güvenerek'' yaşamaya devam mı edecekti?