Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mayıs '08

 
Kategori
Meslekler
 

Kendini yalanlayan meslek: Doktorluk!

Kendini yalanlayan meslek: Doktorluk!
 

Bundan 10 yıl önce Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastahanesinin göz bölümünde göz muayenesi yaptırmıştım. Genişce sayılabilecek bir odada çok sayıda göz muayenesinde kullanılan cihazlar sıralanmıştı. Benden başka bir hasta daha vardı. Yanyana iki cihazın karşısında oturmuştuk. İkimizi de muayene edenler Tıp Fakültesinin profesörleriydi. Bir taraftan bizi muayene ederlerken bir taraftan da aralarında koyu bir mesleki sohbete dalmışlardı. Bir göz hastalığı için kullanılan bir göz damlası hakkında konuşuyorlardı. Beni muayene eden hoca arkadaşına:

- Dünyanın en yalancı insanları biz doktorlarız. (Amerikalı ünlü bir göz doktorunun adını söyleyerek) O, bundan 17 yıl önce bu göz damlasını buldu ve kendi hastalarına kullanmaya başladı. O zaman dünyada bilinmiyordu ve kuşkuyla bakılıyordu. Bu nedenle hiçbir doktor bu göz damlasını kullanmıyordu. Aradan 17 yıl geçti. Şimdi bütün dünyada bu göz damlası kullanılıyor ama bir tek göz damlasını ilk bulan o doktor kullanmıyor.

Aradan geçen 17 yıl sonunda ortaya çıkan komlikasyonlardan o göz damlasının kullanılmamasının daha doğru olacağı bizzat göz damlasını bulan doktor tarafından ileri sürülmekteydi. Yani göz damlasının zararlarının faydasından çok daha fazla olduğu zaman içerisinde anlaşılmıştı.

Bundan birkaç yıl önce NTV televizyonunda, Prof. Mehmet Öz'ün Amerika'da televizyon için hazırladığı sağlıkla ilgili belgesel tipinde bir programı dizi şeklinde yayınlanıyordu. Programlarının birinde Mehmet Öz tıp öğrencileri ile konuşurken onlara; "Size öğrettiğimiz bu bilgilerin %50'si 10 yıl sonra tamamen değişmiş olacaktır" demişti. Çok şaşırmıştım. Bu kadarını tahmin etmiyordum.

Tıp ilminin statik olmaması nedeniyle yapılan uzun süreli araştırmalar ve deneyler sonucunda yeni yeni bilgilere ulasılmakta bu yeni bilgiler eskileri tamamen çürütebilmektedir. Direkt insan hayatını ilgilendirdiğinden sağlık konusunda yatırımlardan kaçılmamakta, yapılan yatırımların karşılıklarının kat kat alınacağından tereddüt edilmemektedir. İnsan sağlığı gibi çok hassas bir konuda olaya parasal boyutun eklenmesi ve dev bir sektörün oluşması zaten statik olmayan tıp ilmine, bilimsel olmayan amaçlarla da yanlış bilgilerin empoze edilebileceği şüphelerini ortaya çıkartmaktadır.

Yıllarca insanlara sağlıkla ilgili bizzat doktorlar tarafından öğretilen, tavsiye edilen yanlış bilgilere örnekler vermek istiyorum;

- Uzun yıllar yumurta kolestrolü artıran bir numaralı günah keçisi olarak takdim edildi ve şiddetle yasaklandı. Şimdilerde yumurtanın kolestrolü artırmadığı, çok değerli bir protein kaynağı olduğu söylenmekte ve özellikle tavsiye edilmektedir.

- Yasak konusunda yumurtanın yerini kırmızı et almış bulunmaktadır. Yıllar sonra kırmızı etin de aklanmayacağını kim iddia edebilir!

Örnekler tabi ki artırılabilir. Ama benim birkaç gün önce televizyondan izlediğim bir haber bu konuda çok daha çarpıcı bir örneği teşkil etmektedir;

Tereyağı da yumurta ve kırmızı et gibi uzun yıllar önce kara listeye alınmıştı. Ve yerine margarin ikame edilmişti. İzlediğim haberde yapılan uzun süreli araştırmalarda tereyağının zararsız olduğu ama araştırmaların halen devam etmekte olduğu söyleniyordu.

Tereyağı konusu gerçekten ilginçti. Çünkü benim de duyduğum halk arasında söylenen bazı iddialar vardı. Buna göre margarin sektörünün dev sermayedarları doktorları satın alarak kasitli olarak yanlış bilgilendirme yaptırmışlardı.

Benzer iddialar kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi tedavisi hakkında da ileri sürülmektedir. Aslında daha ucuz ve yan tesiri olmayan başka tedavilerin bulanabileceği ama bu sektöre yatırım yapmış dev sermayenin bunu engellediği iddia edilmektedir.

Umarım bütün bunlar bir iddiadan ibarettir ve gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Umarım doktorların kuyruklu yalanları, telafisi olmayan zararlar doğursa da, tamamen iyi niyetli olarak tıp ilminin özelliğinden kaynaklanmaktadır. Aksini düşünmek bile istemiyorum. Çünkü sağlığın telafisi ve karşılığı bulunmamaktadır. Dünyaya bir kere geliyoruz.

Son olarak sağlık konusunda güncel bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Son yıllarda mantar gibi ortaya çıkan, uzman olduklarını iddia ettikleri halde ne olduklarını bilmediğimiz, kerametleri kendilerinden menkul bir sürü
diyetisyen adı altında insanlar farklı farklı gıda rejimleri ortaya koymaktadırlar. Ben bunlara şüpheyle bakıyorum.

Benim genel sağlık konusundaki nacizane görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum;

1- Herkes kendisinin en iyi doktorudur. Hiç kimse sizin vücudunuzu sizden iyi tanıyamaz.

2- Güvendiğiniz diplomalı uzman doktordan şaşmayınız.

3- Her zaman doğal gıdaları tercih ediniz. Hormonlu ve katkılı gıdalardan uzak durmak gerekir. Yukarıda anlatıldığı gibi yumurta, tereyağı, kırmızı et, balık, kuru bakliyat vs. gibi doğal gıdalar en sağlıklı gıdalardır. Milyonlarca yıldır kullandığımız bu gıdaları genlerimiz çok iyi tanımakta ve onları en iyi şekilde işleyebilmektedir. İlk defa karşılaştığı suni gıdalar karşısında şaşırmakta onları işleyemediğinden depolamak zorunda kalmaktadır.

4- Yemek saatlerimiz düzenli olmalı ve şaşmamalıdır. Gece yatmadan önce yemek yememeliyiz.

5- Tabi ki hepsinden önemlisi hareket ve spor. Yemekten daha önemli olan yenilen şeylerin yakılmasıdır. Yani yakabildiğimiz kadar yemeliyiz. Allah insanları oturmak için dizayn etmemiş.

Sağlıcakla kalın...

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..