Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '16

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kendinizi ne kadar tanıyorsunuz?

Kendinizi ne kadar tanıyorsunuz?
 

Çok “ sert” bir giriş olacak ama kendimizi tanımıyoruz! Kendimizi tanımamaktan öte bir durum daha var! Kendimize kendimizi tanıma fırsatı vermiyoruz. Eğitim sektöründe çalışan biri olarak muhatap olduğum insanlara baktığımda bile gördüğüm en büyük problem bu. Belki de günümüz şartlarında karşımıza çıkan insanları tanımaya çalışmaktan kendimizi tanıma; anlama fırsatını bulamıyoruz.
 
Kendimize kendimizi tanıma fırsatını vermek bu kadar zor mu? Önce farkındalıklarınızı geliştirmekle işe başlayın. Tabiri caizse alıcılarımızı açalım. Peki farkındalıklarımızı nasıl geliştirebiliriz? Sizinle farkındalığınızı yükseltmenin kendimce belirlediğim birkaç yolunu paylaşabilirim. Bunları biraz olsun yapabilirseniz farkındalıklarınız; yani çevrenizin farkında olabilme yetiniz biraz olsun gelişecektir. Kendinizi eleştirmekten ve yanlışlarınızla yüzleşmekten asla korkmayın. Kendinize de bu hayata da meydan okuyabilecek gücü bedeninizde hissedin. En umutsuz anlarınızda aklınıza sizden daha umutsuz birilerinin olduğunu getirirseniz o anı kolayca çözümleyebileceksiniz. Farkındalık duygusunu elde ettiğinizde sıra kendinizi tanımaya gelecek. Çevresinin farkında olan biri otomatik olarak kendi farkına da varabilir. Kendinizi mutlaka - narsistliğe kaçmadan - değer verin ve kendinizi sevin. Kişisel olarak kendi özel hayatımda etrafımdaki sevdiklerimi mutlu etmeye bayılan biriyim. Onlara küçük sürprizler yapmak, şaşırtmak benim işim. Tabiri caizse ben bunlarla besleniyorum. Bu sürprizlerin hiçbirini dostlar alışverişte görsün diye yapmıyorum. Kendimi nasıl mutlu ediyorum diye kendime sorduğumda cevabım otomatik olarak çıkıyor: Ben sevdiklerimin mutluluğundan beslenen biriyim. Bu sürprizlerle doyuyorum ve kendimi şımartmak için ekstra bir çaba içine girmiyorum. İçimden geldiğinde herşeyi yapabileceğimi; hatta fazlasıyla güzel yapabileceğimin de farkındayım. O zaman bu kadar farkında olmak için siz de gene kendinize soracağınız soruları unutmadan bu yola çıkın.
 
Siz kimsiniz?
 
Zayıf yönleriniz?
 
Güçlü yönleriniz?
 
En güzel yaptığınız; profesyonel olduğunuz iş?
 
Tepkileriniz?
 
Sevdikleriniz; sevmedikleriniz?
 
Tüm gerginliklerinizi ve stresinizi bir kenara nasıl atabileceğiniz konusunda kafa yorun. Oturun, kendinize terapi ve çare yolları arayın. Kafanızı yoran şeylerden uzak durun ve gerginlikleri kısa vadede atlatmak için elinizden geleni yapın. Çok geleneksel bir tabir var, her zaman için kulağıma küpedir."Ölümden başka her şeye çare var! " Yani anlayacağınız üzere nefes alıp verdiğimiz sürece sorunların çözümleri zor değil. Hani derler ya Allah can sağlığı versin! Kafanıza takılan gündelik sorunları biriktirmeyin. Bugün iş yerinde ya da herhangi bir sosyal ortamda yaşadığınız can sıkıcı bir durumu içinize atıp dert edeceğinize paylaşın. Ha ben paylaşmayı sevmiyorum, içimde tutarım diyenlerdenseniz, siz de aynanın karşısına geçip kendinize anlatın ya da bir küçük not defteri alıp içinize o deftere dökün. Faydasını göreceğinize eminim :) 
 
Önemli bir öneri daha, gerginlik ve strese bağlı hastalıklara kulak kesilin ve bunlarla ilgili okumalar yapın. Bu hastalıklardan korkun, bu sayede  korunma içgüdüsüyle gerginlik ve stresle savaşınız başlayacaktır. Tabi ki korkma olayını "fobi" durumuna getirip kendinize eziyet etmeyin :) Motivasyon konuşmacılarını da araştırın ve dinleyin. İnanın çok işe yarıyorlar.    
 
Ted Talks'taki konuşmacıları zevkle dinliyor ve şiddetle de tavsiye ediyorum. Dünyaya kendi tarafımızdan bakmanın ne denli tehlikeli ve ömre zarar bir davranış olduğunu bilerek yola çıktığımızda okyanus aşırı ülkelerde yaşayan insanların persfektiflerini de yakalama imkanını bu kadar rahat ve hızlı bulabilmek te bize 21. yy'ın bir getirisi. Teşekkürler internet :) Kendinizi hayata ve yaptığınız işlere daha iyi motive etmek için başka hayatları ve farklı kahramanların hikayelerini bilmekte fayda var.
 
İyi düşünmek her iyi işin başıdır :)  Kafanızın içinde eminim ki sizi huzursuz ve kaygılı eden durumlar var. Bu durumların da iş, aile ve özel hayatla ilgili birçok nedeni var. Bu huzursuz ve kaygılı durumu bir anlık bile olsa unutabileceğiniz yolu bulmak için oturun ve kafa patlatın. Evet! Kendi kendinize oturun ve bunu düşünün. Muhakkak bir çıkış yolu bulacaksınız. Dahasında aklınıza hiçbir şey gelmezse elinize bir kitap alın ve o kitabı elinizden saatlerce bırakmayın. Kendi kendinize kaldığınız anları avantaja çevirmelisiniz. Aklınıza gelen ilk şey kendini alışverişe vermek, yemek yemek vs davranışlarda bulunmak olmasın lütfen ! Ne kadar sakin davranırsanız o kadar kazançlı çıkarsınız. Çözüm odaklı olmanın en baş kuralı sakinliktir. Sakin bir kafanın içinden çıkamayacağı sorun olamaz. 
 
Sezgilerinizi güçlendirmeye çalışın. Yaşamda, doğada, insanda ve olaylarda daha önceden göremediğiniz bir sürü ayrıntıyı ve gerçeği görmeye çalışın. Ama bunu yaparken lütfen iyi niyetli olun. Sezgilerinizi güçlendirirken "acaba"'lar fikirlerinizi doldurup iyi niyetinizi kaybedecek duruma asla gelmemeye çalışın.  Aslında şunu söylemek daha iyi:  Eleştirel bakın. Eleştirel bakın dediğimde lütfen burun kıvırın ya da muhalefet olun dediğimi de sanmayın. Farklı fikirlere açık ve kendi farklı fikirlerini sunabilen olun. Fikirlerinizi söylemekten asla kaçmayın. Kaçarsanız kişiliğinizi silikleştirip, zaman sonra kendinizin bile alıştığı ama insanların er ya da geç anlayabildiği ve sizden uzak durulmasına neden olacak " samimiyetsiz" bir tip oluverirsiniz. Siz bile anlayamazsınız bu duruma nasıl geldiğinizi!  Mutlu olabilmek için kendinizi ne kadar zorladığınızı, ne kadar olumlu düşünebildiğinizi ve insanları oldukları gibi kabul edebilmeyi başarıp başaramadığınızla yüzleşin. Kendinizle yüzleşmekten korkmayın. Güçlü ve zayıf yanlarınızı bilmek ya da bu yanlarınızın farkında olmak kendinizle yüzleşmenin ilk adımıdır. Bu yanlarınızı iyice sindirerek hayatınızı sürdürmeye çalışırsanız ve özellikle zayıf yönlerinizin bilince davranırsanız kendinizle yüzleşme süreciniz çok daha verimli olacaktır. İnsanları mutlu etmek ve etrafınızda mutlu yüzler görmek eminim sizi de mutlu edecek. Etrafınızda sevdikleriniz elbette var. Önce onları mutlu etmekle işe başlayın.  İçsel yüzleşmeleriniz mutlaka olsun.Muhakeme gücünüz ve vicdanınız mutlaka size bu içsel yüzleşmenizde yardımcı olacak. Kendinizi artı ve eksilerinizle bilin. Daha sonra atmak istediklerinizi atın, eklemek istediklerinizi ekleyin. Hayat işte! Matematik gibi! Ekle, çıkar, çarp, böl...Herşeyden önemlisi okuyun ve kişisel gelişiminize önem verin.. Ha unutmadan,müziğin de hayatınızdaki tılsımlı yerini gözardı etmeyin:)
 
 
Toplam blog
: 25
: 245
Kayıt tarihi
: 07.01.16
 
 

Hakkımda neler biliyorum, bir bilseniz... ..