- Kategori
- Kültür - Sanat
Kendinizi sevin

Perşembe akşamı Ali Poyrazoğlu’nun ‘’Koçum Benim’’adlı tek kişilik gösterisini izleyen, şanslı azınlık arasında ben de vardım. Biletler izleyicilere çeşitli kurumlar aracılığıyla ücretsiz dağıtılmış, dolayısıyla ben de bir şekilde sebeplendim bu lütuftan.
Ali Poyrazoğlu; Kamil Koç Otobüs firmasının sponsorluk ettiği bir sosyal sorumluluk projesinde turneye çıkmış ve en önemli ve en zor rolü üstlenmiş tek kişilik oyunuyla…
Son derece boğucu ve sıcak bir Akdeniz akşamında Konyaaltı Açıkhava Tiyatrosunda gerçekleştirilen gösteriye, eriyip buharlaşmak endişesi taşıyarak gelmemize rağmen :)) tiyatro alanının çevresine montelenmiş devasa vantilatörler gecenin ilk ve çok önemli sürpriziydi bizler için.
Sanırım herkes gibi, bizde gülmece ağırlıklı bir gösteri beklentisi içindeydik.
Sahneye iki elinde taşıdığı ışıldaklarla, bir otobüsü sembolize ederek çıkan Poyrazoğlu, oyunun başından itibaren farklılığını, çok yönlülüğünü, mükemmel oyun gücünü, güldürü ustalığını, gözler önüne serdi…Hepimizi etki alanına çekip kavradı, oyunun içine dahil etti.
Ali Poyrazoğlu’nun, oyunculuğunun yanında, radyoculuk, yönetmenlik, çevirmenlik, yazarlık gibi pekçok işi başarıyla yaptığını ve okullarda, değişik kurumlarda dersler verdiğini okumuştum. Ama bu defa şahit olduğum şey, bütün bunların ötesinde, Poyrazoğlu’nun adeta bir filozof gibi ürettiği düşüncelerini, mükemmel hitabetiyle ortaya koyuşu, ifade edişiydi ki; bu da bizim için gecenin ikinci sürpriziydi.
Kah güldük, kah duygulandık, kah hüzünlendik…En çokta düşündük galiba o konuştukça…
Poyrazoğlu; yaşamın içinden gelip geçerken, dünyaya ve toplumun dayatmalarına nasıl meydan okumamız gerektiğini, yaşamın sıkıntılarına göğüs germeye çalışırken, tabii ki çok yıpranıp üzüleceğimizi ama önce kendimizi, sonra doğayı ve diğer insanları severek, kendimize inanarak, kendimizi aşarak, farklılık yaratarak, mutsuzluklarımızla başa çıkacağımızı vurguladı sık sık…
Ali Poyrazoğlu, bir yaşam koçuydu sahnede…İnanılmaz enerjisini, adeta şırıngasız enjekte etti hepimize…’’KENDİNİZİ SEVİN !’’ dedi ısrarla…
’’Kendinizi sevin, sizi sizden fazla sevecek kim var ki?!’’
'' Kendinizle barışın, önce kendinizi affedin yaptığınız hatalardan dolayı ki, sonra başkalarını affedebilesiniz…’’ sözleri bana göre en vurucularıydı.
Tabii ki ikili ilişkilerden de bol bol söz etti, sevgiden, aşktan, kariyerden, kendi yaşanmışlıklarından…
Hüzünlenirken güldürdü, gülerken düşündürdü…
Bütün bunları oyunun bir parçası gibi, özümseterek , farkettirmeden, gülümseterek nakletti Poyrazoğlu beynimizin ilgili dağarcıklarına…
İnanılmaz performansını sergiledi, bizlerse o gece yaşamımızı bir kez daha gözden geçirdik, değerlendirdik...Sayesinde…
Yıllardır tiyatroda izleme fırsatı bulamadığım Ali Poyrazoğlu, o gece devleştiği oyunuyla yeniden büyüledi hepimizi…
Antalya’nın dayanması çok güç, rüzgarsız, bunaltıcı gece sıcağında; izlemesini bilmeyen bazı yakışıksız seyircilerin oyun ortasında saygısızca gezinmelerinin yarattığı tatsızlığa, terbiyesizliğe karşın; bir yaşam koçu rolünde,
gerçekten de ‘’KOÇ GİBİYDİ’’sevgili Ali Poyrazoğlu…