Kentlerimiz/Şehirlerimiz artık kültürel olarak da gelişmelidir...

 

İnsan, daima kentleşmenin merkezinde olmalıdır. İnsan, hem kenti her türlü etkinliği ile sonuna kadar yaşamalı ve ondan etkilenmeli hem de kent daima bu etkinlikten daha da zenginleşerek çıkmalı ve insanına olumlu katkılar sunmalıdır.

 

Bugün ne yazık ki kentlerimiz, hem fiziksel anlamda hem de ekonomik büyüklük olarak ciddi şekilde büyüyorlar ama artık "insan sermayesi" olarak da olumlu anlamda büyümelidirler. Kentte yaşayan ama maalesef kentin hiç bir kültürel nimetinden faydalanmayan pek çok insan var. Oysaki kültür sanat etkinliği insanları ve toplumu katalizör etkisi ile daha da geliştirmelidir.

 

Peki nedir bu kültürel faaliyetler ve mekanlar? Kitapçılardır, kafelerdir, pastahanelerdir, resim galerilerdir, sinemalardır, tiyatrolardır, opera ve baledir, müzelerdir, spor salonlarıdır, stadlardır, park ve bahçelerdir, çeşitli dini mekanlardır, kültür merkezleridir, kütüphanelerdir, konferanslar, paneller-sempozyumlar-seminerlerdir, kültüre ev sahipliği yapan büyük otellerdir, müzik konserleridir, partilerdir, film gösterimleridir, şiir dinletileridir, festivallerdir, sergilerdir, dans gösterileridir, fuarlardır, alışveriş merkezleridir, metrolardır, yeme-içme mekanlarıdır, kurslar ve atölye çalışmalarıdır, kermeslerdir, şehir gezileridir, vbg.  Kısacası hayatımıza renk katan  bütün mekanlar ve etkinliklerdir.

 

Şehir hayatı kentteki kültürel faaliyetlerle ortaya yeni ve büyük sanatçılar çıkarmalı ve bu topluma yaratıcılık olarak yansımalıdır. Unutmayalım ki çağımızın en önemli kavramlardan biri de yaratıcılığın yol açtığı innovasyon kavramıdır. Bugün dünyada innovasyon üzerine çok büyük bir yarış var. İnnovasyon yapan rekabet avantajı kazanıyor ve böylece hem katma değeri yüksek hem de avantajlı ürün yapıp dünyaya satma şansına sahip oluyor.

 

Sonuçta rahatlıkla şunu söyleyebiliriz ki kentlerin/şehirlerin kültürel olarak gelişmesi ülkeye 

sayılamayacak kadar çok yeni zenginlik kapıları açacaktır.