- Kategori
- Eğitim
Keşke herkes çocuklar kadar dürüst olsa…

Kendimi sınıfta genelde huzurlu ve güvende hissederim, öğrencilerimin arasında bütün sorunlarımı unuturum. Zaman zaman onlara kızsam da bu bir tiyatrocunun rol yapması gibi bir şey oluyor sadece. Bilhassa ilköğretim öğrencileri ayrı bir eğlenceli oluyor. Küçüklerin o temiz kişilikleri insanı adeta büyülüyor, gelecekte onların da kirleneceğini düşünmek ise ayrı bir acı.
Her şey değişiyor onlar da değişecek tabi ki ama benim gözlemlediğim kişiliklerinin genelde olumsuz yönde değişmesi. İlköğretim birinci kademedeki öğrencilerimin yalan söylediğine çok az şahit olmuşumdur. Bu dönemdeki çocuklar daha aktiftir, her şeyi merak eder, değişik etkinliklere rahatlıkla katılır kısacası hayatı basit ve dürüst yaşarlar.
Lisede öğretmenlik yaparken ise öğrencilerimin, arkadaşlarına çok değişik iftiraları attıklarını, rahatlıkla yalan söyleyebildiklerine şahit oldum. Bu da beni çok üzmüştür. Lise öğrencilerinin kendilerini ifade etmekte zorlanan, utangaç ve taklitçi bir yaşamı sürdürmeleri dikkatimi çekti. Kısacası lise öğrencileri hayatı başkalarına bakarak yaşarlar.
Benim gibi hem lise de hem de ilköğretimde çalışan öğretmen arkadaşlarım buna benzer olaylarla birçok kez karşılaşmışlardır.
Çocukların yaşları büyüdükçe zihinsel becerileri artıyor fakat olumlu bir değer yargısı oluşturmakta ise çok zorlanıyorlar.
Küçükleri hep beyaz temiz bir kâğıda benzetmişimdir. Çocukların yaşları ilerledikçe; toplum bu kâğıda her türlü leke, yazı, karalama, çamur yapıştırarak beyaz kâğıt kirlenmeye hızla devam ediyor. Burada toplum denilen soyut bir kavram değil tabi ki. Toplumdan kasıt kişinin içinde bulunduğu çevre, başta da ailelerdir. Okulda bu çevrenin önemli bir parçası. Okula gelen çocuk olumlu davranışlar kadar olumsuz davranışlar da kazanabiliyor. Son günlerde basına yansıyan tuvaletlerde esrar içme görüntüleri gibi. Birçok kişi okuldan olumlu olduğu kadar olumsuz davranışlar da alarak mezun oluyor.
Acaba anne babalar ve biz eğitimciler çocuklara uygun bir model olabildik mi?
Öncelikle aileler ve biz eğitimciler kendimizi sorgulamalı sonra da TV programlarına ve zararlı oyunlara suç atmalıyız. Uzun lafın kısası bizler bazen karalamaya yarayan kalemler bazen de bunları temizlemeye yarayan silgiler olabiliyoruz.
Bizler, kirletilmeye çalışan kâğıtları usanmadan silmeye uğraşan silgiler olmaya çalışmalıyız.