- Kategori
- Güncel
Kılıçdaroğlu ile olmaz

Liderlik için iyi insan olmak yetmez
Sağlam argümanlarım olduğunu iddia edecek değilim, ama Kılıçdaroğlu’ndan iyi bir lider çıkacağını sanmıyorum. Bu benim altıncı hissim. Emin olun bugüne dek pek yanıltmadı beni. Ya sustu ya da konuştuysa, bir-iki istisna dışında hep doğruyu bildi.
Kılıçdaroğlu’nun daha seçildiği ilk hafta bu kanaate varmış ve uzun bir yazı kaleme almıştım, ama umudun arandığı bir ortamda “Yapma be oğlum! Bu kadar önyargılı olma, her yerde çıkıntılık yapma!” diye kendimi dizginlemeye çalışmıştım.
Elimde değil. hislerime daha fazla gem (!) vuramayacağım. Aranan kan Kılıçdaroğlu değil.
Bir defa, liderlik doğuştan gelen bir özellik. Çalışmayla bir yere kadar. Büyük bir partinin lideri olacaksanız ve büyük bir ülkeye liderliği hedefleyecekseniz, genlerinizde liderlik yeteneği mutlaka bulunmalı.
Kılıçdaroğlu için sağlam argümanım yok dediysem, hepten de boş değilim ha! Eksikleri ne, ona bakalım:
VEFASIZ: Kendisini başkanlık koltuğuna taşıyanları ilk fırsatta kapının önüne koydu. Hani derler ya, filanca bana kötülük yapmaz, ben ona hiç iyilik yapmadım ki. Kılıçdaroğlu çok bariz bir örnek. Kendisine iyilik yapanları ilk fırsatta şutladı
SAĞLAM VE TUTARLI DEĞİL, HIZLA ÇARK EDİYOR: Af dedi, tepkileri görünce unutturdu. Kürt sorununda da her an yan çizecek izlenimi bırakıyor.
HAKARETİ KONUŞMA SANIYOR: Gerçi bu konuda sayın başbakanın eline su dökemez ama hitabet tarzı sevimsiz. Dişlerini sökmek, ciğerini almak bir lidere yakışmaz… Basit bir dil sürçmesini toparlayamadı, başbakanın anasına küfür etmiş duruma düştü. Ayıp. Ne olur, dilim sürçtü desen.
TAKIM OYUNCUSU DEĞİL: Üniversitelerde türban sorununu parti organlarına danışmadı. Cumhuriyet resepsiyonuna katılmayacağız diyen parti yöneticilerini zor durumda bıraktı. Oysa kararı birlikte almışlar.
BİLGİ DÜZEYİ YETERSİZ: Dedi ki, “Araştırma yapmaya paramız yok. Bütçemizi reklama ayırdık.” Bu sözü orta düzey bir şirket yöneticisi söylese, patronun anında kapının önüne koyması lazım. Yahu, araştırma yapılmadan reklam yapılır mı? Neyi söyleyeceğine nasıl karar vereceksin? Müşterinin siparişini sormadan yemek servisi yapmaya benzer bu. Rakibini örnek alsan ya. Her kentin nabzını tutuyor ve neye talep varsa onu söylüyor. Bunu yapan gerici, modern yöneticiliği bilmeyen ise ilerici!!!
SÖZÜNÜ TUTMUYOR: Yüzde 30’un altında oy alırsam kendimi başarısız sayarım dedi; yüzde 26'yı başarı kabul ediyor.
BÜTÜNLEŞTİRİCİ DEĞİL: Önemli ve saygın çok sayıda sosyal demokrat lideri kucaklamadı. Tek tek isim saymaya ne hacet.
RAKAMLARLA OYNUYOR: Hesap uzmanlığı sınavını başarıyla geçtiğini söylüyor, ama seçim sonuçları üzerine söylediği söz ya bu sınavdan şansa geçtiğini gösteriyor ya da yaptığı hesabı herkese yutturacağını sanıyor.
Üç buçuk milyon seçmen kazandırdım diyor. Rakam doğru, hatta tevazu yapmış, doğrusu 3, 8 milyon olacak.
Ama bu başarı kabul edilebilir mi? AKP kaç seçmen artmış? Söyleyeyim: 5, 1 milyon. Peki, oy oranı düşen MHP? İnanılır gibi değil ama o da artmış; 600 bin.
Nasıl oluyor diyeceksiniz. Basit. 2007 seçiminde geçerli oylar 35 milyonken, 2011’de 42 milyona çıktı; yani 7 milyon arttı. Yani Kılıçdaroğlu’nun 3, 8 milyon ilave oy getirdiği filan yok. 2007 seçimlerindeki oran bile tutturulsaydı, CHP kendiliğinden 1, 5 milyon ilave seçmen alacaktı.
Rakamlarla daha fazla kafa karıştırmaya gerek yok.
Kılıçdaroğlu iyi ve dürüst bir insan olabilir, ama bu özellikler lider olmaya yeterli değil. Hitabet yeteneği, hazırcevaplık, entelektüel düzey, espri yeteneği ve karizma konularına hiç girmedim bile…
AKP ülke yönetiminde ciddi hatalar yapmazsa, Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP’nin bundan sonraki seçimlerde de nal toplaması kaçınılmaz. Benden söylemesi. Uyarmadı demeyin!
Olmaz ya, eskaza Kılıçdaroğlu başbakan olsa, en çok yabancı diplomatlara ve politikacılara acırım. Erdoğan’ı telaffuz edemeyen elin adamı, Kılıçdaroğlu’nu nasıl söyleyecek? Neyse ki öyle bir tehlike yok, diplomasi skandallara gebe değil.
CHP’de, tüm sosyal demokratları kucaklayacak bir lidere şiddetle ihtiyaç var. Aydın Güven Gürkan gibi demokrat, Ecevit gibi karizmatik, Baykal gibi bilgili ve hitabeti güçlü ve Sarıgül gibi örgütçü. Hepsi bir arada imkânsız diyorsanız, o zaman bütün bu özellikleri içinde barındıran bir parti yönetimi oluşturmak neden olmasın…
Farkındayım, benim önerdiğim, gözleri Fatma Girik, bakışı Türkan Şoray, endamı Hülya Koçyiğit, saçları Filiz Akın, yürüyüşü Nebahat Çehre, otoritesi Neriman Köksal, cilvesi Hülya Avşar olsun demek gibi bir şey. Gençlere bir şey ifade etmeyebilir, ama tohuma kaçmışlar ne demek istediğimi anlayacaktır.
Olmuşken öylesi olsun...