Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '16

 
Kategori
Güncel
 

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
 

15 temmuz darbesinde halk direnişi


15 Temmuz Cuma akşamı yaşananlar İstiklal Harbi’nden sonra Türk milletinin yazdığı en büyük destandı.

Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde bulunan FETÖ/PDY (Paralel Devlet Yapılanması)na mensup çeşitli rütbelere sahip komutan ve askerler saat gece 10 sıralarında darbe girişiminde bulundu.

Aslında bu plan gece 3 de yapılacaktı fakat Milli İstihbarat Teşkilatı hareketliliği fark etti. Darbe kötü bir saatte yani erkene alınmak zorunda kaldı.

Paralel yapı, ürettiği Ergenekon, Balyoz, Casusluk gibi davalarla TSK'yı kurum olarak linç etmişti. Kurulan kumpaslar, atılan iftiralarla Türk milletinin göz bebeği olan ordu gözden düşürülmeye çalışıldı. Paralel yapının yargıdaki ve TSK'daki uzantıları bu davaları birlikte planladı. Böylece 'uydurulmuş deliller ve ayarlanmış mahkemelerle' TSK'nın seçkin subayları tutuklanmış ve boşalan kadrolara bugünkü darbeci unsurlar doldurulmuştu.

Ağustos Askeri Şûrasında orduda ciddi bir tasfiye yapılacaktı. Yine İstinaf mahkemeleri vesilesi ile yargıda bir operasyon söz konusu idi. Paralel örgüt ve terör örgütleri ile ilgili her alanda arkası arkasına operasyonlar yapılacaktı. Buna karşı Paralel yapı da darbe ve suikast planları hazırladı...

Asker kışlasından ayrıldı o akşam ve önemli metropol şehirlere tanklarla mühimmatlarla indi. Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprüsü kapatıldı. Ankara'da hareketli saatler yaşanıyordu. Hava Kuvvetlerine ait jet uçakları Meclis ve Çankaya Köşkünde alçak inişler yaptı.

Genel Kurmay Başkanlığı en hareketli anlarını yaşıyordu. Genel Kurmay Başkan'ı Orgeneral Hulusi Akar Genel Kurmay Başkanlığı binası içinde rehin alınmıştı. İşte o dakikalarda Türkiye sessizce olan biteni anlamaya çalışıyordu. Başbakan Binali Yıldırım A Haber televizyonuna telefonda bağlandı "bu bir kalkışmadır." dedi lafı hiç geri çevirmeden darbe yapıldığını anında söyledi. Bu açıklamanın ardından Trt binasına askerlerin girdiği haberi geldi 45 dakika sonra darbe bildirisi 5 defa üst üste yayınlandı.

İşte bu bildiri ile halk askerin darbeye teşebbüs ettiğini anladı.

Aynı bildiri TSK'nın resmi sitesinde de yayınladı. "Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime bütünü ile el koymuştur." Vatandaş eski günlerdeki gibi tedbir almaya koşuştu. ilk iş fırından ekmek almak markete gitmek, bankamatik kuyruklarına girmekti.

Sıkı yönetim ilan edilmişti.

Herkes bunun telaşını yaşarken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan CNNTürk televizyonunda canlı yayın bağlantısı ile halkı sokaklara çağırdı.

Herkes kendini düşünmeyi bıraktı ve halk sokaklara indi.

Yeryüzü-yeryüzü olalı böyle bir halk destanı görmemişti.

Cunta girişimi ile darbeciler iyice ayaklandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan o gün Muğla'nın Marmaris ilçesinde tatilde idi. Başbakan Kastamonu'da bir kaymakamın evinde idi.

15 Temmuz darbe girişiminde, Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’ı gözaltına almaya kalkanlar “en yakınındaki çalışma arkadaşları, koruma subayı ve özel kalem müdürü” idi! Boğuşmayı duyarak gelen generalleri de bunlar enterne edip Akıncı Üssü’ne götürdüler.

TBMM’ye saldırdılar. Cumhurbaşkanına saldırdılar. MİT’e, Genel Kurmaya saldırdılar... Emniyet Genel Müdürlüğüne, TÜRKSAT’a saldırdılar... CNNTürk binasına girip yayını kestiler. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Valiliğine girdiler. Genel Kurmay Başkanının boynuna ip geçirdiler. Hava, Kara, Deniz, Jandarma komutanını rehin aldılar... Halkın üzerine ateş açtılar.

Nitekim bugüne kadar şahit olduğumuz darbelerin hiç birinde savaş uçakları, helikopterler kullanılmış değil.

Bombalanan yerler öncelikle bu ülkenin “milli” ve stratejik kurumlarıydı.

Bunu düşman askeri değil içimizdeki nefsini Şeytana satmış Fetöcü manyaklar yaptı...

81 il o gece ayakta direnmenin en güzel örneğini sergiledi. Tank kullanmasını bilmeden Tankı ele geçirip kumanda eden vatandaşlar hepimizin gözlerini yaşartmıştı.

Tank paletlerinin önüne bedenlerini koyan vatan evlatlarını gördük. "Sen kimin askerisin..." haykırışı geliyordu o tank önündeki bedenlerden.

Bebelerini ayaklarında sallayarak meydanlarda Demokrasi Nöbeti tutan anaları gördük.

Tankları mahallesine sokmak istemeyen muhtarın direnişini gördük.

Kamyonla pisti kapatıp bomba yüklü uçakları hangarlarına döndüren ve hain kovalayan aslanlar vardı aramızda.

Darbe sonrası teslim olan, tatbikat var diye aldatılarak köprüde ve görevlendirilmiş gariban erlere yapılan muamele yürekleri yaralamıştı.

Paralel çetenin darbe teşebbüsü düşman ordularının ülkeyi işgali biçiminde vuku buldu.

Darbe başarılı olsaydı Türkiye cuntanın diktatörlüğü altında kalacak, anayasa ve bütün hukuk sistemi askıya alınacak, hiç kimsenin hak ve özgürlüğü kalmayacaktı.
Türkiye bölünmenin eşiğine gelecekti.

Caniyane ve hainane bir askeri darbe girişimi Cumhuriyet’e bağlı askerin, polisin, milletin sağduyusuyla etkisiz hale getirildi. Ağır faturasını ülke ve millet olarak yıllarca ödeyeceğimiz bir başarısız darbe girişimi yaşadık. Öyle görünüyor ki bu girişimden en yıkıcı darbeyi özellikle moral ve itibar açısından en yüksek düzeyde olması gereken TSK aldı. En zorunlu tatbikatlar dahi artık darbe kuşkusu yaratacak.

Böylece cuntacılar, kıyafetlerinden başka Türk askeriyle bir ilgilerinin olmadıklarını göstermiş oldular. Rezil bir biçimde teslim olmaları da ibretlik bir durumdu. 8 Asker devletin helikopteri ile Yunanistan'a sığındı. Yeri geldiğinde ölmesini bilemeyen kişiye asker denmez di! Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu "Firavun'un karşısında olmak yetmez! Musa'nın yanında olmak gerekir" derdi. Darbe günü çoğunluk Musa'nın yanında idi.
200’ü aşkın şehit verdik.

Ve o sabah gazeteler şu başlığı attı:

“Demokrasi kazandı”

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en yakın arkadaşlarından biri olan Erol Olçak ve oğlu darbe gecesi katledildi. Olçak seçimler de Tayip Erdoğan için çektiği reklam filminde İstiklal marşının şu önemli dizeleri yer alıyordu; Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın, Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın, Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.

Bu film Yüksek Seçim Kurulu tarafından yasaklanmıştı.

Filmin görüntülerinde bayrak iniyordu ve halk o bayrağı göklere çıkarmak için seferber oluyordu. Kendi çektiği filmin gerçeğe dönüştü an demokrasi şehidi oldu Erol Olçak.

Hayatım boyunca unutamayacağım sahneler yaşadım. İhtiyar bir amca bastonunu sallayarak bir tankı durdurmaya çalışması gözümün önünden gitmiyor.

Bu asil millet; darbeye teşebbüs gecesinde bunun gibi daha birçok altın sahneler yaşattı bize.

Haklının bastonunu hainin tankına galip kılan Allah'a şükürler olsun.

Tarihte kurtuluş savaşını, Çanakkale'yi ancak bu duygularla anlayabilir insan...
Demokrasi Şehitlerimize rahmet, ailelerine sabırlar diliyor cennet vatanın demokrasi Bayram'ını kutluyorum.

 
Toplam blog
: 9
: 357
Kayıt tarihi
: 17.08.15
 
 

Ülkemin en soğuk, en güzel illerinden birisi olan Erzurum'da Dünya'ya geldim. Toplamda 4 kardeşim..