- Kategori
- Şiir
Kırmızı Sandalyeli Park
Havuzu geçer geçmez dur
Hüseyin diye seslen yeter
Çaylar kendiliğinden gelir
Ansızın ortaya çıkmış bir şehir gibi
Kırmızı sandalyeli park
Bizi beklemektedir
Ağaçlar bu mevsimde yalnız ve ölümlüdür
Yapraklarını üzerlerimize kusarlar
Başımın üzerinde yoğun bir sis parçası gibi
Kırık sevdalar
Bu masalara gömülüdür
Siz burayı bir de yazın görün
Ağaçlar ve çaylar gülmektedir
Kuşlar yüzlercesi ağaçlarda her seferde
Başımıza omzumuza
Şanslarımızı bırakmaktadır
Şu aşağıda çiçeklerin orda bir masa var ya
Boş sanmayın
Nedim, Gülgün, Yılmaz oturmaktadır
Nedim mutlak bira içmekte
Gülgün şiir okumaktadır
Bu çiğdemci Haydar
Tamirci yüzlü , kirli elli
Önüne gelene zorla çiğdem satar
Fırlamadır
İçimizden en çok Nedim’ i sever
Bu da “Ayyaş”
Hayır denmez yüzlü çocuk
Çiğdemci, boyacı ve gevrekçidir
İçimizden Gülgün’ü sever
Bu fotoğrafçımız “son poz”
Genellikle kırık aşkları görüntüler
Ve bir şarkı akıyorsa uzaktan
-sarışınsın sarısın güzel-
Veysel havuz başında dolaşmaktadır
Sarhoştur ve biraz sevdalıdır
Şu bir sonraki masada da
Psikolog Yılmaz
Sırtında yeşil parka
Burnunda kalın gözlükleri
Ya satranç oynamakta
Ya alt sınıftaki kızların
Kırık aşklarını onarmaktadır
Oysa şimdi......
Birazsız ve sevdasız
Ne çok yalnızım Tanrım
Bir meczup kılığında
Kırmızı sandalyeli parkta
UFUK KESİCİ 1987 Bornova Parkı...