- Kategori
- Kitap
Kitap haberi
Lafı uzatmayacağım…
Yazı yazmaya başladığım ilk yer Yakamoz adlı bir ortaokul gazetesiydi. On dört yaşındaydım ve o gazetedeki köşemde, Atatürk’e, sola ve her zaman ilham aldığım Uğur Mumcu’ya dair yazılar yazıyordum. Ya da yazmaya çalışıyordum çocuk aklımla…
Sonra on altımda yerel gazetelerde yazmaya başladım…
Yirmi yaşımda ulusal dergilerde…
Onlarca gazete, dergi, internet sitesi derken…
Yaşım yirmi sekiz ve profesyonel anlamda yazarlığa adım atıyorum nihayet…
Efendim,
Önümüzdeki iki ay içinde önce çeşitli akademisyen ve yazarların makalelerinden oluşan ve Afrika’daki kıtlığa odaklanmış, ‘Açlık ve Emperyalizm’ adlı kitapta bir makalemle yer alacağım; ardındansa, nihayet ‘Susulacak Zaman mı?’ adıyla profesyonel anlamda ilk kitabım İlkim Ozan Yayınları’ndan çıkacak.
Tabi gerek taylanozbay.com’da, gerek Düşün Yazıları adlı dergide yazmaya da devam…
Paylaşmak istedim…
…
Bu arada, kitabımın arka kapak yazısını, beni onurlandırarak, Vatan gazetesi yazarı Mustafa Mutlu kaleme aldı. O yazı da şöyle:
““Susulacak zaman mı?” diye soruyor genç adam?
Gözlerim bu iki sözcükte; donup kalıyor uzun bir süre…
Değil…
Ve ne yazık ki hiçbir zaman susmak gibi bir lüksümüz olmadı bu ülkede!
Ama biz susmadık diye, yanlışa gitmekten de kurtulmadı hiçbir şey…
Onun da söylediği gibi, “Yarın dönüp bugünlere baktığımda, tepkisiz, sessiz, sorumsuz bir genç adamla karşılaşmamak için, bugüne dair hayallerime gelecekten yer ayırtıp durmadım mı” ben de yıllardır…
Ve kimi zaman yalnızlaşmanın korkunç hüznünü damarlarımda hissetmedim mi?
İyi de o zaman yıllar sonra geçmişe baktığımda, neden “İyi ki böyle yapmışım” diyemiyorum?
Neden huzurla değil de; hâlâ endişelerle dolu yüreğim?
Susulacak zaman değil elbette; bu ülke, bu insanlar önemliyse senin için… Ciğerinin en dipteki hücresine kadar doldurduğun temiz havayla haykırman gerekiyor, “Kraaaaal çıplaaaaaaaak” diye…
Ve haykıra haykıra ağarıyor saçlar, dökülüyor dişler…
Örümcek kafalıların ördüğü bir ağa yapışıp kalmayan ve yem olmak istemeyen genç bir adamın, Taylan Özbay’ın “ciğerler dolusu” haykırışlarından oluşuyor bu kitap…
İçten, namuslu ve bir çocuğun gözbebekleri kadar masum…
Akıp, giden zamana inat…
Yozlaşmaya, dağılmaya, bozguna inat…
Genç bir adamın sessiz çığlıkları var elinizde tuttuğunuz bu “yazılı bellek”te…
Eğer siz de “Susulacak zaman değil” diyenlerdenseniz…
Duyun bu sessiz çığlıkları…
Emin olun; en azından yalnız olmadığınızı göreceksiniz!”