Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '16

 
Kategori
Edebiyat
 

Kitap nasıl yazılır?

Kitap nasıl yazılır?
 

Kitap yazmak için neler lazım?


İstanbul’dan Ayvalık’a yolculuk yaptığımız Kamil Koç otobüsünü beklerken tanıştığımız emekli öğretmen Gül Hanım, şans eseri otobüste arkamızdaki koltukta yolculuk edince; benim de yazar olduğumu öğrenince yaşadıklarını kaleme almak istediğini ve kitap yazmak isterse nasıl yazacağını sordu. Ben nasıl yazıyormuşum, öğrenmek istedi.  Beni arayacakmış. Henüz aramadı. Ararsa yine anlatırım ama ben bu konuda benden cevap bekleyeceklere de bu konuda yanıtımı yazmak istedim.
 
Ben her kitabımı yazarken müzik dinlerim. Ama aklıma yazmak istemediğim düşünceler getirmemesi ve kelimelere takılı kalmamam için de sözlü müzik dinlemem. Şarkıdan ziyade, enstrümantal müzik dinlerim genelde. Çok nadiren sözlerini anlamadığım yabancı dildeki şarkıları da dinlediğim olur. Fransızca’yı bilmediğim için o dilin şarkılarını dinlerim mesela. 
Yine de bir müzik açıp da ilham gelmesini beklemem. Genelde yazmak istediğim konu kafamda kurgulandığı için konuma uygun bir müzik açarım. Çok seversem aynı parçanın vereceği ilhamı almak için aynı eseri 15- 25 kere de dinlerim. Dinlerken de yazarım.  Yazdığım konuya uygun müziği seçebilecek kadar geniş bir müzik arşivim ve bilgim var. Çalamasam da iyi bir müzik dinleyicisiyimdir. Bu yüzden yazmak istediğim konunun ruh haline uygun müziği de doğru seçerim. Coşku mu vermeli, duygulandırmalı mı, hasreti mi yaşatmalı yoksa ulaşılmaz aşkı mı hissettirebilmeli? Duyguya uyan bir müzik seçin.  (mesela ben şu anda Scarborough Fair dinliyorum. Enstrumantal)  Müziğiniz yazınızın satırlarına uygun duyguda olursa yazmak kolaylaşır. Hatta ‘ne yazayım ki?’ demeden kelimeler o notalarla birlikte sizin de parmaklarınızdan kelimelere dönüşür.  Her zaman kelimeler ve notaların birbirleriyle ilgisi olduğunu düşünmüşümdür. Hatta facebook’da ‘kelimeler ve  notalar’ adında açtığım sayfam bile vardır. Kelimeler notalara, notalar kelimelere dönüşü. Ben de bunun müzikten edebiyata geçişini keyifli bir şekilde gerçekleştiriyorum.  Kendimi yazdıklarıma ve dinlediklerime çok fazla kaptırdığım zaman hüzünlenip, ağladığım da olur; coşku ile keyiflenip dans eşliğinde yazmaya çalıştığım da.
 
Yazma saati olarak, yalnız kaldığım zamanları seviyorum. Herkes yattıktan sonra internetten de uzak bir alemde, müziğimle başbaşa kalarak yazmanın keyfine diyecek yok doğrusu.  Hele ki sizi kimsenin yemek, telefon, mesaj ve kapı zili çalması ile çalışmanızdan alıkoyamayacağı 2 saat kadar yazma süreciniz varsa önünüzde…  Ooo işte o tam süper bir durum.  (şu anda saat 00: 57 ve ben bir saattir yazılarımlayım.) Sukunet, yalnızlık, zaman ve müzik. Hadi bakalım, şimdi kafanızda yazmak istediğiniz konuyu canlandırın. İlk önce nasıl bir cümle ve giriş yaparak başlarsanız insanlar yazdıklarınızın devamını okur, diye bir düşünün. Sonrasında yazacaklarınızı o ilk satırlar çekecektir zaten.
 
Konu: Ne yazacağınızı bilmiyorsanız hiç başlamayın. Bekleyin. İlla “ben de yaşadıklarımı yazmalıyım, düşüncelerimi okutmalıyım. Ben de yazabilirim” hırsı ile yazmaya kalkışmayın. Herkesin hayatı bir roman.  Önemli olan yazılanlardan, okunacaklardan ders alabilmektir. Okurken keyif, sonrasında da ders alınabiliyorsa o kitap iyi ki yazılmış, iyi ki basılmıştır. Ne yazacağınızı bilmeden, ortamı hazır edip de yazmayın. Yine müzik dinleyin. Piyano ve keman ile çalınmış enstrümantal müzikleri seçin. Hatta yazmak istediklerinize dair ilham vereceğinize inandığınız bir film izlemek de yazmaya teşvik edebilir. Hiç ummadığınız anda, izlediğiniz filmdeki bir sahne bile yazma isteğinizi körükleyebilir ya da nasıl yazacağınıza dair yol gösterebilir. Yazmak için sanattan ayrı kalmayın.
 
Amaç belirleyin. Neden yazmak istiyorsunuz? Adınızı kitaplarla yaşatmak ve ölümsüz olmak için mi? Size göre herkesten farklı yaşantınız, başarılarınız ve üzüntüleriniz olduğu için mi? Yaşadıklarınızı örnek alanlar, pişman olanlar ya da ders çıkaranlar olur mu? Yazmak istediğiniz kitabı  okuyucu açısından değerlendirin. “Bu kitabı alıp okuduğuma sevindim. Memnum kaldım. “ der mi sizce? Yararı olacaksa  yazmaya koyulun hemen.
Anlatım dili: Okumayı sevmeyen milletiz. Lütfen bu sevimsiz ve sevgisiz ortamda cümlelerinizi çok uzatmadan, felsefi anlamlar katmadan ve size has düşünce tarzınızla insanları sıkmayacağınız bir dil seçin. Mümkünse günlük konuşma dilini kullanın. Bırakın bazı düşünceler ve sanat uygulanan cümle yazımları, bu işi çok kere tecrübe etmiş ve birkaç kitap çıkarmış olanlara kalsın. Siz yeni bir yazar olacaksınız, yazdıklarınız insanları okumaktan ve kitaptan soğutup, uzaklaştırmasın.
 
Her şey tamamsa, şimdi yeni bir Word sayfası açın. Yanınıza not alabileceğiniz kalem- kağıdı koyun ve kurgunuzu kaçırmadan, yazdıklarınız hakkında sonradan lazım olacak bilgileri de not alarak yazmaya koyulun. Sonra da yayınevi editörü olarak çalışma dosyanızı bana iletebilirsiniz. Eserinizi değerlendireceklerden birinin yaptığı işi ben de senelerdir yapıyorum. Sizin de sorularınız, değerlendirecek eserleriniz olursa bana yazın. Yardımcı olmaya çalışırım. 
 
Bol kitaplı, çok okurlu günler diliyorum.
 
 
Toplam blog
: 72
: 363
Kayıt tarihi
: 20.01.16
 
 

4 kitabı olan bir editör- yazar. Hayvansever. Çevreci. Kadın hakları savunucusu ..